Çocukken yetişkinlerde görüp de kavramakta en zorlandığım şey siyasete ve siyasetçiye karşı küçümseyici yaklaşımlarıydı.
Gittiğimiz misafirliklerde (o zamanlar böyle bir şey vardı) laf dönüp dolaşıp siyasete gelirdi.
Erkeklerin de kadınların da aynı iştahla yaklaştıkları tek konu siyasetti. "Ne olacak bu memleketin hali?" diyerek mahvedilmiş bayram ziyaretleri hatırlarım.
Fakat bir yandan da "siyaset dediğin yalan dolan!" tavrı hazırda tutulurdu.
Sanki gıptayla söz ettikleri vekil akrabaları dışında bütün siyasetçiler aslında aşağılık dolandırıcılarmış gibi konuşulurdu.
Gençliğimde idrak ettim ki...
Tek parti döneminde neredeyse titizlikle kurgulanmış bir ezberdi bu ve toplumun hücrelerine kadar yayılmıştı.
Zeki bir çocuğa "büyüyünce siyasetçi olacak" diye takıldıklarında, o bacak kadar velet bile sektirmeden cevabı yapıştırıyordu: "Zekiyim ama kurnaz değilim!"
***
Sivil -asker oligarşik güçlerin değirmenine su taşıyan bu ezberi benden sonraki kuşaklar da bozamadı.
Hatta bu ezbere postmodern çeşni kattılar; siyaset sadece "
çürük" bir şey olmakla kalmadı, üstüne bir de "
hayatın gerçeklerine temas etmeyen profesyonel bir yalan" veya "
taşra eğlencesi" olarak görülmeye başlandı.
Demokratım diye geçinenler siyasi temsili küçümsüyor; toplum kesin ve net bir iradeye ihtiyaç duyduğunda medya hemen
bürokrasiye yaltaklanıyordu.
Sonunda imtiyazsız kitleler duruma uyandılar. Bu ezber, onların demokratik talep ve temsillerini engellemekteydi.
90'larda öyle şeyler yaşadık ki, siyaseti aşağılayan toplum tasavvurunun nasıl hain bir vesayetçi tezgâhı olduğu halkın kafasına dank etti.
Böylece eski oyun bozuldu.
Ama
Beyaz Türkler, bu ezberin
konforunu terk etmeye yanaşmadılar.
Siyasette kötü tatlar bulmaya, siyasetçiyi bir tür yalancı gibi görmeye devam ettiler.
***
Şimdi gelinen noktaya bakın!..
Beyaz Türkler'in partisi CHP gayesine ulaşmak için artık bütün
yalan yolları deniyor.
İnanmadığı ne varsa, hepsini birer birer sahneye taşıyor.
Neymiş?
Ekmeleddin İhsanoğlu tercihi ittifak siyasetinin bir sonucuymuş!
İyi de önce kendi seçmenine sorması ve onu ikna etmesi gerekmez miydi?
Adını bile bilmedikleri birini aday göstermenin
samimi bir tercih sayılacağını sanmaları ne tuhaf!
Sen misin siyasetçiyi aşağılayıp duran,
al sana en kötü siyaset, en kötü siyasetçi tipi!