Siyasetçinin işi vatandaşa düştü mü...
Kitle karşısına çıkma vakti geldi mi...
Kalabalıklar birden "sevgili bilmemkimler" veya "sevgili bilmemnereliler" olup çıkar!
Çünkü mesafe o kadar açılmıştır, halkla halkçıların arasına o kadar çok şey girmiştir ki, elinde yapay sevgi ve saygı ifadelerinden başkası yoktur.
Hatip iyi günündeyse ve coşmuşsa, bazen içinden "arkadaşlar" demek gelir. Sonra düzeltir; yine o lanet mesafenin ağırlığı üstüne çöreklenir ve konuşmasına "sevgili arkadaşlar" diye devam eder.
Fark etmez ki, her "sevgili" deyişi bir tür sevgisizliği vurgulamaktadır.
***
Peki hiç düşündünüz mü, büyük kalabalıklara "
kardeşlerim" diye hitap edebilmek ve bunun karşılığını hemen hepsinden tek tek ve "
kardeşçe" alabilmek nasıl bir şeydir?
Bu sesleniş her seferinde karşısındakileri muğlak bir yığın, herhangi bir kalabalık olmaktan çıkartır; bir ruha büründürür.
Erdoğan'ın son dönemlerindeki konuşmalarının bir de bu yüzden ona muhalefet edenlerin asabını bozduğunun farkındayım.
Yapamadıkları bir şeyi yapıyor çünkü
Erdoğan.
"
Sevgili vatandaşlarım"cıların devlet dili ve soğukluğu içinde asla anlayamayacakları bir çağrıda bulunuyor.
Geçmişte bıraktığımızı sandığımız "
birleşme, paylaşma, aynı dilden anlaşma" haline geri dönüş çağrısı sanki...
Şimdi bu yazdıklarıma bazılarının "
ayy ne banal!" diyecek olmasına aldırış etmiyorum. Onları iyi tanırım.
Bırakın kalabalıkları, dört beş kişiye bütün içtenlikleri ve güçleriyle "
kardeşlerim" diye seslenebilmeyi ne çok isterler!
Bazen yarı spiritüel, yarı Yeni Çağ inanışları çerçevesinde yirmi, otuz "
beyaz" bir araya gelip toplandığında biri çıkıp ötekilere "
kardeşlerim" der de, bu seslenişin gizlediği sınıfsal yapaylık ortaya çıkıncaya kadar dinleyenleri
tatlı bir ürperti sarar ki, bilemezsiniz.
***
Dönelim tekrar siyasete...
Binlerce kişiye "
kardeşlerim" diye hitap edebilmek ne kolaydır ne de herkesin harcıdır.
Çünkü kalbinden söylemen gerekir.
Aksi durumda,
rol olur, üzerinden dökülür, iticileşir, hatta komikleşir.
Geçen yerel seçimlerde "
büyük çıkış" yapması umulan bir siyasinin
Sultanbeyli mitingini izlemiştim.
Bir ara teatral hareketlerin arasında "
sevgili kardeşlerim" diye seslenmiş ve karşıdan hiç tepki gelmeyince aynı minvalde devam etmekten vazgeçmişti.
Eh, hangi
Sultanbeylili kendisine seslenilirken önüne
Nişantaşı getirilmesinden hoşlanır!
Uzatmayayım, söyleyeceğim şu...
Hep "
yeni" olduğu söylenen bir dönemden de çıkıp
gerçekten yeni bir döneme girdiğimizi...
Erdoğan'ın artık her konuşmasında çok daha sık biçimde "kardeşlerim" diye seslenmesinden dahi anlayabilirsiniz.
Kimseye "
kardeşim"
diyemeyenler, ne kadar dert etseler yeridir.