Başlık yanıltmasın. Kastım ülkedeki muhalefet boşluğu değil.
Boş kafa gibi...
Boş iş gibi...
Hani "boş çuval ayakta durmaz" derken ki, "boşluk" gibi...
"Boş konuşmak, boş gezinmek" deyimlerindeki gibi...
Öyle bir şey kastettiğim.
***
Siz de farkındasınızdır,
muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı arayışı giderek bir
yüzleşmeye dönüşüyor.
Kendi "
boşluğuyla" biraz gülünç, biraz dramatik bir yüzleşme bu!
"
Meğer ülke gerçeklerinden nasıl kopmuşuz; nasıl da boşmuşuz!" itirafıyla nihayetlenmesi muhtemel bir öğrenme süreci.
Kılıçdaroğlu'nun ne zihninde ne de elinde seçimi kazanacak bir adayı var.
Bunu itiraf etmekten kaçınıp kulislerde ona buna gaz verip vazgeçerek daha kaç gün geçirebilir?
Düşünün, ülkenin yarısında yok ama göstereceği adayın bütün memleketi kucaklayacağını söylüyor.
Şaka desen, değil.
Körlük desen, olmaz.
Ya
Bahçeli'ye ne demeli! Merak ediyorum, "
İki üçgeniz, en büyük üçüncü üçgeni oluşturmalıyız" türünden tuhaf hesaplar yapmakla oy bekledikleri sosyolojik zemin arasında hiçbir bağ olmadığını ne zaman anlayacak?
***
Görünen o ki,
2015 genel seçiminden sonra beklenen çözülme daha erken gerçekleşecek.
Çatı adayı bulalım diye diye, muhalefetin çatısı çökecek, altında kalacaklar!
Çünkü soru hiç çalışmadıkları yerden geldi!
Sırtlarını
vesayet rejimine dayadıkları ve Cumhurbaşkanının mecliste seçildiği dönemde işleri kolaydı.
Kapalı kapılar ardında dönen dolaplar, kulisler, pazarlıklar ve bürokratik oligarşiden gelen onay cumhurbaşkanını belirliyordu.
Şimdi halk seçecek ya...
Ne yapacaklarını bilemez haldeler.
Kendilerine yakın medya tarafından ortaya sürdükleri her isim hem dünyadan hem de Türkiye'den nasıl koptuklarını gösteriyor.
Bakmayın siz, aslında onlar da acıklı hallerinin farkındalar.
Seçimin ardından, en geç eylülde baktıkları aynayı kırarlar.
Nihayetinde ülke için hayırlı bir süreç bu.
Çünkü bu kadar
boş muhalefetin demokrasiye katkısı yok. Dolusu gelmeli.