On yıllar boyu...
Sünnileri sekülerleştirmek için yapmadık şey bırakmayacak ve bu sistemli çabaya "çağdaşlık" gibi uyduruk adlar takacaksın...
Alevileri devlet eliyle bir yandan ezerken, bir yandan okşayacak ve alttan alta Sünnileşmeye çağırıp duracaksın...
Kürtleri "mutlu" olmak için Türk olmaya mecbur bırakacak; bunu kabul etmeyenleri yok sayacaksın...
Bütün bunları "görünmez" kılmak için talim terbiye ve devlet zoru dahil her yola başvuracaksın...
Sürekli kriz çıkartıp gayrimüslimlerin sayısını azaltıp mallarına el koyacaksın...
Sonra da "ah, biz ne iyiydik", "nasıl da sınıfsız, imtiyazsız bir toplumduk" türünden masallara hâlâ inanmamızı bekleyip şimdi toplumu kutuplaşma rüzgârının sardığını iddia edeceksin!
Yok ya!
***
Geniş toplum kesimlerinin edeplerini bozmadan bu
nevzuhur kutuplaşma iddialarını sessizce izlemesi kimseyi yanılgıya sürüklemesin.
Millet biliyor; asıl ne zaman, nasıl, ne için kutuplaşıldığını!
Bugün olan biten...
Toplumun hücrelerine kadar nüfuz etmiş o
derin kutuplaşmayla yüzleşme cesaretini gösterenler ile inkâr politikalarıyla hâlâ kendini ve toplumu aldatmaya çalışanlar arasındadır.
Havayı geren çatışmanın hem kaynağı, hem de odaklandığı nokta burasıdır.
***
Dün Konda ve Pollmark gibi alanında prestijli iki kamuoyu araştırma şirketinin yeni anketlerinin sonuçları açıklandı.
Tabii olarak medya partilerin oy oranlarına odaklandı. Fakat bana sorarsanız, asıl önemlisi rejimin köklerindeki derin kutuplaşmanın şaşırtıcı biçimde çözülmeye başladığını gösteren sonuçlardı.
Mesela farklı dil ve lehçelerde eğitimi olumlu bulanların oranı yüzde 52.4'ü,
yerleşim birimlerine eski isimlerinin konulmasını destekleyenlerin oranı yüzde 53'ü,
kamuda başörtüsü serbestliğini destekleyenlerin oranı yüzde 71.9'a çıkmış.
Yeterince açık değil mi?
Muhalefet dilinin nefret söylemine dönüşmesi; iktidarın dilinin karşıtlarının "
damarına basma"ya odaklanması Türkiye'nin köklü biçimde demokratikleşmeye başladığı gerçeğini gölgelememeli.