Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Bir de engelliler ve ailelerine sorsak?

Dünya hâlâ altüst olmuyorsa... Şu yeryüzü gözümüze hâlâ hoş görünüyorsa...
Çoğumuzun hâlâ "iyi insan" olmasından!
Ama gerçek şu ki...
Aynı zamanda gitgide tembel ve bencil olmaktayız.
Zorluklar kapımızı çalıp bizi sınayıncaya kadar duyarlı insanlarız. Uzaktan çok hassas, yakından fena halde kayıtsızız. Tahammül sınırlarımız zorlanmadığı, başkalarının cehennemi kapımızı çalmadığı sürece "iyi"yiz.

***

Şimdi kızıp okumayı bıraktıysanız...
Veya milletçe nasıl iyi insanlar olduğumuza dair veciz ifadeleri aklınızdan geçirmeye başladıysanız...
Sizi anlarım.
Fakat engelli çocuğuna tahammül edemeyen komşuları nedeniyle evlerinden çıkmak zorunda kalıp dağ başında bir kulübeye taşınan anne baba sizi anlar mı?
Engelli annesini minibüse bindirmeye çalışırken içerdeki yolcuların iki dakika sabredemeyip sürücüye "alma kardeşim, yürü git!" diye bağırışını işiten genç kızın sizin pozitif toplumsal hasletlerimiz üzerine çekeceğiniz söyleve inancı kalır mı?
***

Geçen gün BİA Haber Merkezi'nden Nilay Vardar'ın haberini okurken yine bu düşünceler zihnime üşüştü... Mustafa Koç ağır düzeyde otistik bir delikanlı.
Son yıllarda kapıları çalmak gibi bir takıntı geliştirmiş. Apartmana giriş çıkışlarda annesi ne kadar engellemeye çalışsa da kapıları tıklatıyor, eğer içerden bir cevap gelmezse, yoluna devam ediyormuş.
Ama bazı komşular kapıyı açıp Mustafa'ya tokat atmaya, oklavayla kovalamaya vardırmışlar işi!
O kadar da değil, "çocuğunu gerekirse odaya hapset, camdan bakarken salyaları akıyor, midemiz bulanıyor" diyen komşular türemiş.
Sonunda Koç ailesi sahip oldukları ve sekiz yıl yaşadıkları evden çıkmak zorunda kalmışlar ama komşularını da dava etmişler.
Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği davaya müdahil olmuş. Bu davanın 1 milyon zihinsel engelli ailesi için umut olduğunu iddia ediyorlar.
Çünkü hemen hepsi aynı problemleri yaşıyor ama cesaret edip da hakkını arayamıyormuş.
***

Güncel siyaset kendine özgü kavga gürültüsüyle gözümüzü kamaştırıyor.
O yüzden hayatın her alanında tahammül duygusunun hızla erozyona uğradığını göremiyoruz.
Geleneksel diğergamlık kültürü; başkalarına "yer" açma ve haklarını koruma ahlakı gözlerden uzaklaşalı zaten çok oldu.
Kimse kendi derdinden başkasını çekemiyor, bir parça bile zorluğa katlanmayı kabul etmiyor!
Ama böyle gitmez.
Bildiğim şu...
Bu katılık, bu kayıtsızlık gün gelir hepimizi vurur!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA