Tam da kalabalığın içine boğazımıza kadar battığımızda...
Tam da kendi derdimizi unutup dünyayla, memleketle dertlendiğimizde...
Tam da işe güce, çoluğa çocuğa koştururken...
Bir de en çok "el eleyiz, omuz omuzayız, ne güzeliz" havalarına girdiğimizde...
Bir an dururuz ya, işte o zaman dank eder kafamıza.
Ne mi? Yalnızlığımız elbette.
Yalnızlığımız ve bu yalnızlıktaki "yanlışlığımız!"
İsmail Kılıçarslan'ın ürperten dizeleriyle söyleyeyim, daha iyi anlaşılır: "koca bir yalnızlıktan yapmışlar bizi, inansak da inanmasak da/ bizi tanrısız bir masaldan, ardında sıkıldığımız masalardan/ dolar işaretlerinden, kasaba politikacılarından." (İtibar Dergisi, Haziran sayısı)