Gezi Parkı eyleminin dinamikleri hâlâ karanlıkta kalan bir "şafak baskını"yla nitelik değiştirmeye zorlanmasından bir gün önce...
12 Eylül davasının görüldüğü Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ilginç bir gelişme yaşandı.
Haber ertesi gün gazetelere pek küçük yansıdı.
Taksim'deki tansiyon 12 Eylül davasını gören mahkemeye Genelkurmay tarafından gönderilen belgeyi gözlerden kaçırdı.
Oysa önemliydi. Çok önemliydi.

***
Haberin özeti şu...
Siyaset statükonun istediği gibi yürümediğinde devreye sokulacak YURTKOR adında bir "darbeye hazırlık" planının 1975'te yapıldığı biliniyordu. Plan 1979'da Kenan Evren imzasıyla revize edilip yürürlüğe konulmuştu.
Plana göre sokaklar ve siyaset karışacak, şiddet tırmanacaktı.
Darbenin meşruiyeti adım adım oluşacaktı.
Ancak 12 Eylül'den sonra bu belgelerin imha edildiğine inanılıyordu. Mahkeme 2012'de bu belgeleri istedi. Beklenmedik bir şey oldu.
Genelkurmay geçen mayıs ayının sonunda bu belgeleri mahkemeye gönderdi.
Böylece YURT-KOR'un varlığı doğrulanmış oldu.
Hukukçulara göre bu noktadan sonra 12 Eylül davasının seyrinin değişmesi bekleniyor.
***
Doğrusu, manidar bir gelişme...
Malum, son olayları da "siyasetin eksenini kaydıracak bir komplo mu, yoksa siyasal-sosyal gelişmelerin sonucu mu?" diye tartışmaya başladık.
Belli kesimlerde şöyle bir hava oluştu: "Komplodan söz edenler, sokaktakilerin toplumsal itirazlarını ve hatta çektikleri acıları dahi sahteleştiriyor!"
Hayır! Doğru değil! "Dikkat! Komplo!" demek, "toplumsal dinamikler yok!" demek değildir.
Sokaktakilerin "kullanılma" ihtimalinin yüksekliğine, hatta kesinliğine dikkat çekmek demektir. "Komplo var" diye muhalefetten vazgeçilmez.
Fakat siyasetin "nasıl" ve "nerede" yapılacağı ayrı bir önem kazanır.
***
Bugünün gençleri bilmezler ama benim kuşağım çok net biçimde bu "iç çatışma"yı yaşadı.
O hengâmenin içinde ayakta kalmaya çalışırken bir "tezgâh"tan söz edilmesine çok kızıyorduk. Ama darbeden sonra öyle şeyler yaşadık ve öğrendik ki...
Geriye baktığımızda, en saf eylemlerimizin bile önceden planlanmış bir hedefe yönelik olarak "kullanıldığı"na dair kuşkuları bir daha içimizden atamadık!
Hatırlatmak istedim.
Anlamak isteyenlere...