Lafı dolandırmadan, baştan söyleyeyim...
Özellikle bu mevsimde kafayı diyetlere ve sağlıklı beslenme modellerine takıyor ve hangisi en iyisidir diye çalmadık kapı bırakmıyoruz ya...
Bir noktayı unutuyoruz.
Tamam! Fizyolojimiz bakımından yiyecekler besindir. Yemek, beslenmedir.
Ama insan kültürel bir varlıktır ve işi besinle değil; yiyeceklerledir. Kimse "haydi besleneyim!" diye sofraya oturmaz.
Bir gazete kâğıdı üzerine açılmış bol ekmek, azıcık peynir, helva ve zeytinli bir yemek de, hızla atıştırılan bir hamburger de sadece mideyi değil, zihni de doyurur. (Beyin demedim, dikkat! Zihin, dedim!)
Gelin görün ki, bütün diyetler beslenme bilgisi ve disiplini üzerine kuruludur.
Ve onca havalarına, onca medya patırtısına rağmen çuvalladıkları yer de tam burasıdır.
***
Aktüel dergisi son sayısında "
2013'ün en iyi on diyeti"ni kapak yapmış! İyi fikir!
Fakat diyetlere tek tek göz atınca o problem yine karşıma çıktı.
Okuyunca siz de göreceksiniz, bütün diyetler bizden
bir beslenme uzmanı titizliğiyle yediğimize, içtiğimize yaklaşmamızı istiyor.
Çoğu insanın
bu diyetlere sürekli heves edip de yarı yolda kalmasının temel nedenlerinden biri bu...
Kilo vermek istiyoruz, dinç olmak istiyoruz, sağlıklı olmak istiyoruz. Doğru!
Ama kalori ölçen, yediklerini sürekli karbonhidratlar, proteinler, yağlar olarak tasnif eden, glisemik endeksi hesaplamaya çalışan bir "uzman" gibi yaşamak ve yemek bambaşka bir şey!
Hele "
bir avuç fındık atacaktım ağzıma, unuttum!" veya "
bu ekmek az lifli, daha lifli, kepeklisi yok mu?" diye endişeler içinde kıvranmak insan varlığının binlerce yıldır yiyeceklerle kurduğu kültürel ilişkiye tümüyle ters.
***
Bir başka problem de şu...
Aktüel'deki on diyet modeline de bir daha baktım.
Biri "
kan şekerini dikkate al" diyor; öteki "
iki saatte bir ye!" diyor, bir başkası "
işlem görmemiş sebze ve meyveye ağırlık ver" diyor.
İyi, iyi de...
Hiçbiri "
hanımlar, beyler nasıl yaşıyorsunuz?" diye sormuyor.
Oysa yaşam tarzıyla yiyip içme biçimleri birbirinden ayrılamaz.
Yaşam tarzını değiştiremeyenin yemek alışkanlıklarını değiştirmesi gerçekten mümkün mü?
Haydi bunu gidip diyetisyeninize sorun!
Asıl yaşam biçimimizi değiştirmeye ihtiyacımız var.
Ama buna cesaretimiz ve takatimiz yok!
Hepsi bir yana...
"
Yaşam sevinci" ve "
şükür duygusu"nu hırpalayan eylemlerimizden "hayır" geleceğine inanamam.