Ne sevinmiştik! 2003 yılıydı.
Ülkemizin tabiatını, biyolojik çeşitlilik ve zenginliğini evrensel değerlere uygun biçimde koruma altına alacak bir kanun için kollar sıvanmıştı.
Nihayetinde milli park ilanını bile ancak 1956'da akıl edip kanunlaştırmış bir ülkenin yurttaşlarıydık.
Tabiata değer verirmişiz falan. Hepsi laftı, laftaydı!
Gelmiş geçmiş hükümetlerin yaptığı toprağın, ormanın, suyun yağmalanmasını teşvik etmek ya da buna göz yummaktan ibaretti.
O yüzden sevinmiştik! Üstelik kanun tasarısının sivil toplum kuruluşlarının ve uzmanların katkıları da alınarak hazırlanmaya başlanması harika bir işti.
***
Sonra ne oldu?
Aradan on yıl geçti. Tasarı şimdi genel kurul gündeminde 10. sırada. Ama tasarının Meclis Çevre Komisyonu'ndan geçen son hali ile başlangıçtaki hedefleri arasında büyük fark var.
Hatta uzman akademisyenler ve çevre kuruluşları
Tabiat Kanunu'nun geçen süreç içinde "
tabiatı korumama" özelliği kazandığını iddia ediyorlar.
Haksız da değiller. Bazı noktalara baktığımda ben de şüpheye kapılıyorum.
Mesela şu "
üstün kamu yararı" kavramı neyin nesidir?
Ormanmış, sulak alanmış, kıyılarmış...
Bütün buralarda içeriği muğlak "
üstün kamu yararı"na dayanarak yapılaşma ve yatırıma izin verilecek ise, sonu felakettir.
Çünkü unutmamalı, yeni kanun eski Milli Parklar Kanunu'nu ve doğal sit statülerini kaldıracak.
Eh, o zaman söyleyin bana, "
üstün kamu yararı" gerekçesiyle milli parkların ve doğal sit alanlarının
sanayi, turizm, otoyol bölgesi haline getirilmesini önleyecek bir mekanizma var mı?
***
Geçen hafta
Tabiat Kanunu'nu İzleme Girişimi'ne dahil
113 sivil toplum kuruluşu mecliste grubu bulunan partileri kendilerini dinlemeye çağırdılar.
(http:// tabiatkanunu.wordpress.com) MHP ve CHP temsilcileri geldi, AKP ve BDP yoktu.
Özellikle iktidar partisinin milletvekillerinden bir ricam var...
Zihinlerini mümkün olduğunca güncel siyaset çerçevesinden uzak tutmaya çalışarak bu platformun sözcülerini bir kez olsun dinleyemezler mi?
Yarın, öbür gün bu tasarı aynen kanunlaşırsa...
Yıllar sonra gelecek pişmanlıkları fayda etmeyecek. Eski dünya devrini tamamladı!
"
Ne pahasına olursa olsun, kalkınma olsun!" modeli iflas etti.
Tabiatı horlayarak ve çevresel değerlerimizi dikkate almadan ekonomik kalkınma çıkmaz yol!