Bu çocuksuluk ve şımarıklığın; bu içgörüsüzlük selinin kaynağı neresi?
Televizyonların sabah ve öğle kuşağı programlarında ekranları istila eden kadınlardan söz ediyorum.
Bıraktım yirmili yaşlarda olanları! Gençlik der, geçeriz.
Ama otuzunda, kırkında olanların şımarıklık yarışında birinciliği kimseye kaptırmayışlarına ne demeli!
"Ben her şeyi kendime yakıştırırım" hallerine ve hiçbir şey bilmedikleri halde her şeyi bildiklerini iddia edecek ölçüdeki özgüvenlerine onları izleyen kadınlar nasıl katlanıyorlar, bilemiyorum.
***
Yemek yarışmasına katılıyorlar ama anlıyoruz ki, yumurta pişirmeyi bile bilmiyorlar. Onu da dert etmiyorlar çünkü
cazibelerinin her kusuru örteceğine inanmışlar.
Kılık kıyafet yarışmasına girenler ayrı bir âlem!
Kendilerini "
moda gurusu" gibi tanımlıyorlar. Bir alım, bir çalım ki, görmeyin! Fakat belli ki "
moda nedir?" diye oturup bir dakika bile düşünmemişler! "
Göze batan" şeyler yapmayı "
göze girmek" sanıyorlar.
Beş yaşında bir kız çocuğu gibiler bazen. Birdenbire ağlıyor, birdenbire gülüyor, oyuncaklarını oraya buraya fırlatmaktan özel bir haz duyuyorlar.
***
Erkek gözüyle baktığım için gördüklerime "
yabancılaştığım" ve acaba bütün bunlar tv prodüktörlerinin ve yarışma jürilerinin "
özel yapımı" tipler mi, diye sorduğum zamanlar da oldu.
Fakat malum,
popüler kültür ateş olmayan yerden duman çıkartamıyor.
Sokaktaki manzarayla tv stüdyolarının manzarası arasında bir ilişki var.
Gerçek şu ki, kadınlar bir yanda ağır sorumluluklar üstlenip erkek şiddetinin tehdidi altında
ayakta kalmaya çalışırken, öte yandan da "
çocuksu-şımarık kadın" modası tarafından kuşatılmaya çalışılıyorlar.
***
Çocuksuluk dediğimiz şey, günümüze has "
sınırsız güven ve sınırsız açgözlülük arayışı"nın bir parçası.
(P.Bruckner.)
Eskiden çocuklar güç ve özgürlük yoksunu olmaktan usanır ve çarçabuk yetişkin olmak isterlerdi.
Şimdi durum değişti.
Yetişkinler, özellikle de günümüzde kadın olmanın ağır yükü ve geriliminden kaçmak isteyenler çareyi "
çocuksu"lukta arar oldular.
Umarsız bir çaba bu!
Geçip gitmiş
çocukluğun yerini
çocuksulukla doldurmak imkânsız.
Kadınlığın zorluklarından kaçayım derken "
masumiyet" yalanına sığınmak olmayacak şey!
O yüzden...
"Uçuk kaçıklık" tatlı bir kelime olmaktan çıkıp içinde hüzünlü bir yalnızlığı saklamaya başlıyor.