Derin bir kesik gibi... Sürekli acıyor. Anladınız değil mi! İnandığımız gibi yaşamakla mecbur kaldığımız gibi yaşamak arasındaki yarılmadan söz ediyorum.
***
Manevi bir hayatın yerini maneviyata inanç aldı. Ahlakın yerine ahlakçılıkla idare edeceğimizi sanıyoruz. Olmuyor.
***
Gücünü ve mevkiini kaybetmiş, asabı bozulmuş, içini korku doldurmuş
işkencecileri iyi insan sanmak!.. Ne yanılgı! Yine de bu durumda "iyi" bir şey var elbet!
***
Kulakları çınlasın, bir arkadaşım sürekli "
biz birbirine çok bağlı bir aileyiz" diye övünürdü. Yıllar geçti, geçen gün duydum ki, miras paylaşımında her biri bir yana dağılmış. İş DNA tahlillerine kadar gitmiş. Mahkemeler, kavgalar, dargınlıklar... Aileler için de böyle bir "
ölümden sonra hayat" var. Bazı varlıklı aileler cehenneme mi gidiyor ne!
***
Her şeyin fanatizmi kötü!
Umut fanatizmi de! Zorla, umutlanılmaz!
***
Marguerite Duras ne güzel anlatır: Erkek bakar, bakar, bakar. Kadın bakıldığını bilir, bakıldıkça kendisi olur ve işte tam da bu yüzden aynı anda erkekten uzaklaşmaya başlar.
***
Kadın söz, erkek gramerdir... Bunu biliyoruz. 80'lerin sonlarında okuyup bir daha kapağını açmadığım kimi kitaplarımı şu sıralar tekrar karıştırmaya başladım. Baktım,
Marguerite Duras'ın şu notunun yanına çarpı işareti koymuşum: "
Kadın sözdür, sesini kaybetmemek için durmadan boşalan söz." HHH Yine
Duras... Ve nasıl da açık sözlü:
"Erkekleri sevmek için çok sevmek gerekir." Of, of!.. Yanındaki boşluğa ben şu notumu eklemişim.
Kadınlar artık kolayını buldular. Sevmiyorlar artık bizi, sadece istiyorlar.
***
Ey sevgililer! Kaçın "
Sevgililer Günü" geliyor!
***
Deriz ki, gerçek aşk hesap kitap yapmaz. Yani sağıyla soluyla değil, sevdiğiyle ilgilenir. Geçmişi, geleceği tartmaz, şu anı yaşar.
(Başlangıçta tabii. Ama aşk başlangıçtır ya da başlangıçta kalmaktır!) Peki neden? Aklı ermediğinden ve içindeki divanelikten mi? Biraz bundan, biraz da çok meşgul olmasından.
Sürekli sayar aşk. Günleri, saatleri, dakikaları sayar. İki gün buluşamayınca on yıl yaşlanan, iki saat aranmayınca telaşa kapılan âşıkların planla, projeyle , hesapla kitapla ilgilenecek halleri mi kalır!