"İyilik satmıyor" demiş Nejat İşler, Milliyet'teki Asu Maro röportajında.
İyilik, dediği iyi insan olmak...
Hani hep biraz çakal, hep hırt, hep azıcık da olsa bencil olman gerekiyor, anlamında...
Zaten "hep başkalarını düşünüyor diye" annesine de kızarmış.
Şunları da ekliyor ünlü aktör: "Ne kadınlar seviyor iyi insanı, ne sektörde seviliyorsun, hiçbir şey yapamıyorsun, öyle oturuyorsun."
***
Biliyorum, bir bölümünüz hemen hayata bakıp
İşler'in bu sözlerini haksız çıkartacak deliller arayacaksınız. Çok zorlanacaksınız üstelik.
Bir bölümünüz de, "
yalan değil!" diyeceksiniz, hayıflanarak!
Ama çok önemli bir nokta güme gidecek.
"
İyi insan olmak" denen şeyin tarifini gündelik hayat kültürünün klişelerinden kurtarmamız gerektiği gerçeğini yine unutacağız.
Korkakları barışsever,
tembelleri iyi insan sandığımız...
Gıkı çıkmayan, sürekli önünü ilikleyip güçlüleri selamlayanları "
beyefendi" kabul ettiğimiz sürece...
Kötüler piyasa yapacak!
***
Bir de şu işin "
çekicilik" tarafı var.
Nejat İşler'in "
kadınlar da sevmiyor iyi adamı" sözüyle açtığı mesele yani...
Eh, kadınlar "
hikâye" severler!
Düzen iyilerin elinden hikâyelerini alıyor,
uslandırıyor hepsini, mümkünse "
düzen adamı" yapıyor.
Meselenin bir yanı bu.
Öteki yanına gelince...
Tamam! Efendi adamlar
renksiz, serseriler
dengesiz, kötüler
tehlikelidir. Bunu herkes biliyor.
Peki iyiler nerede? Ortadan çekilmiş veya kendilerini şu veya bu kılık altında gizlemiş olmasınlar sakın!
Buna hiç kafa yormadık ki!
Yine de son notum şu olsun:
Seviliyorsa eğer gerçekten, sadece iyi adamlar seviliyor.