Sevgili okur...
Herhangi bir gazeteyi aç...
İktisat haberlerine bak!
Ne göreceksin? Şirketler, şirketler, şirketler...
Sürekli yer ve karakter değiştiren paranın hareketleri...
Vergi yasaları, teşvik yasaları ve benzeri yasalar...
Enerji yatırımları ve otomotiv yatırımları...
Başarı hikâyeleri...
Peki sen neredesin? Ara sıra çalıştığın şirketin adının geçmesinde mi? ÖTV haberlerinde mi?
Enflasyon haberlerinin sende yarattığı ruhsal dalgalanmalar dışında sana dair bir şey yok orada!
Senin "başarısızlık" hikâyelerini merak eden yok!
Tamam! Otomobil kampanyaları ya da konut kredileri haberleri hoşuna gidiyor, hayallerini kışkırtıyor.
Ama hepsi o kadar!
Sanki hepsi senin hayatına teğet geçiyor!
***
Oysa senin
gündelik yaşamın iktisat denilen şeye göbekten bağlı.
Yalnız ekmek ve ayakta kalma mücadelenden ibaret değil bu.
Hayallerin, beklentilerin, duygusal ve maddi yatırımların ve dünyaya moral (ahlaki) bakışın da...
Hepsi senin gündelik iktisadi tercihlerin, mecburiyetlerin ve davranışlarından etkilenerek şekilleniyor.
Hatta
maneviyatın bile...
Aklın sürekli "bir kenara üç beş kuruş koymak" noktasına takılmışken, içini senin ve ailenin geleceğine dair endişeler kemirirken,
rakip gördüğün herkesi tepeleyip başarılı olmaya mecbur bırakılmışken...
Sabah akşam "
ah bir zengin olsam" hayalleri kurarken...
Maneviyatının
yavaşça ve alttan alta sararıp solmasında şaşılacak şey var mı?
***
Dünkü yazımda kaldığım yerden devam olarak şunu söylemek isterim.
Maneviyatı gerçekten önemseyenler önce iktisadı mercek altına almak zorundadır.
Görüyoruz işte! Ne
tasavvuf modaları, ne de "
muhafazakâr eğitim" projeleri günümüzün vahşi kazanç kavgasının ruhlarımızı perişan edişini engelleyebiliyor.
Siyaset, bu gerçeğin sorgulanmasından hoşlanmaz. Bunu biliyoruz.
Ama derdimiz, "
bize ne oldu böyle?" sorusuna cevap aramaksa...
Başımızı ellerimizin arasına alıp uzun uzadıya üzerinde düşünmemiz gereken nokta burasıdır.
Nihayetinde, popüler kültürü besleyip büyüten de iktisattır.
"
Yalnızca Allah'ın zengin ve övgüye layık, insanın ise (muhtaç) fakir" olduğunu söyleyen vahiy çizgisine bağlı bir toplumun örf adetleri bile
zenginlik ve soy sop övgüsüne boğulmuşsa...
Sorunun kaynağına inme cesaretini göstermek zorundayız. Ama bugün ama yarın, fakat mutlaka...