90'ların sonlarındaydı galiba, en sevilen ekran eğlencesi "Değiştir" oyunuydu.
Yarışmacı şarkı söylemeye başlamışken, sunucu "değiştir!" diye bağırır, yarışmacı hiç beklemeden bir başka şarkıya geçmek zorunda kalır, sunucu yine "değiştir!" der ve böyle giderdi.
Yarışmacıların bir süre sonra "düğmesine basılınca şarkıyı değiştiren robotlara" dönüşmesi komik bulunurdu.
Hele sunucu birdenbire "değiştirme!" komutu verirse, düzen bir anda dağılır, yarışmacı donar kalırdı.
E, ne olmuş yani, demeyin...
Son zamanlarda o sahne şovunun şaşkın yarışmacılarına döndük gibi geliyor bana!
Gündem sürekli değişiyor, değiştiriliyor. Konuştuğumuz, tartıştığımız, kafa yorduğumuz, derdini hissetmeye çalıştığımız, şarkısını söylemeye kalkıştığımız ne varsa iki gün dayanmıyor, hoop başka bir konuya geçiveriyoruz.
***
Bir dostum "
büyük delikli süzgeçlere döndük" dedi.
Önce anlamadım.
O devam etti: "
Gündemin hızına baksana! Ne aklımızda, ne de dilimizde tutabiliyoruz! Konuş, unut, başkasını konuş, sonra onu da unut! Hiçbir şeyin üzerinde yeterince ve hakkıyla duramıyoruz."
Haklıydı!
Üstelik gündeme gelen her konu çok ciddi ve asla ihmal edilmemesi gereken meselelere dayanıyor.
Fakat öyle hızla gelip geçiyor ki, her şey...
Hani hepsini bırakın,
Uludere, kürtaj, sezaryen derken...
Suriye'deki durum, Ortadoğu'nun tamamını yangın yerine çevirse, bir yığın insan "neden oldu?" diye şaşırıp kalacak!
***
Peki neden?
Neden şarkıyı sürekli değiştirmeye zorlanıyoruz?
Yoksa yüzeyde gündemin hızla değişip durması derindeki tıkanmayı mı gözlerden saklıyor?
İşin doğrusu, önümüzdeki günlerde üzerinde durmamız gereken asıl soru şu...
2002'den bu yana attığı radikal adımlarla
toplumun demokratik enerjisini harekete geçiren AK Parti şimdi (aslında 12 Haziran'dan beri) nerede zorlanıyor?