Hekimlerle toplumun geri kalan kesimleri arasındaki ilişki nasıl da gerilimlidir!
Aşk, nefret, haset, minnet; hepsi oradadır.
Canı gönülden göklere çıkartırız onları ama düşmeye görsünler, seyretmeye de bayılırız.
Şu tedirgin soru beynimizi kemirir durur: "Çok hata yapıp sakladıkları doğru mu?"
Öyle çelişkili bir ilişkidir ki bu...
Önce varlıklarını kutsallaştırır, sonra da "kendini ilah mı sanıyorsun?" diye fırçalamaya kalkışırız.
Hatta tam da bu yüzden hekimlerin ciddi geçim sıkıntısı çektiklerine ve gündelik dertlerle boğuştuklarına inanmak dahi ters gelir.
***
Birkaç gündür
Akdeniz ve Hacettepe üniversitelerinde gerçekleştirilen yüz ve kol, bacak nakilleri hakkında çevremde yapılan yorumlara bakıyorum da...
Birdenbire
hekimlere, hatta tıbba karşı nasıl acımasız ve inançsız bir tavır içine giriverdiler!
Tümüyle haksızlar mı? Hayır!
Akdeniz Üniversitesi'nin hasta mahremiyetini hafife alan
gösterişçi tutumunu; Hacettepe Üniversitesi'nin "
yersiz rekabet" duygusu uyandıran operasyonlarını eleştirmemek mümkün mü!
Ama hani bu acımasız eleştirileri yapan eşin dostun işleri bir hekime düştüğünde yüzlerinde beliriveren "
mürşidini görmüş mürit" aydınlığını hatırlıyorum da...
Buruk bir gülümseme yerleşiyor yüzüme.
***
Tıp dev bir endüstri!
Yani para sağlık için bir araç değil,
sağlık para için bir araç!
Üstelik tıp
toplumu disiplin altına alıp şekil vermenin en güçlü mekanizmalarından biri!
Fakat bu gerçekler çırılçıplak göz önüne serilecek değiller ya...
Medya yoluyla pompalanan şu tehdit gözleri perdeleyiverir: "
Aslında hepimiz hastayız; hepimiz tıbba muhtacız!"
Tabii
bilim lafının tatsız gerçekleri saklamak için mükemmel bir şal olduğunu da unutmamalı!
Dikkatinizi çekmiştir belki...
Hekimler, özellikle de cerrahlar tıpkı mühendisler gibi
teknik bir uygulayıcı olmalarına rağmen, her problemli durumda kendilerini "
bilim insanı" gibi sunarlar. Böylece
sevapları kendilerine, günahları bilime yazılır!
***
Keşke bizdeki tv kanallarından biri tanınmış Kanadalı radyo programcısı ve hekim
Brian Goldman'ın TED konferanslarında yaptığı çarpıcı konuşmayı yayınlasa...
Dr. Goldman özetle diyor ki...
"İstatistiklere göre yıldız bir beysbol oyuncusu
on vuruştan ortalama üçünde hata yapıyor.
Oysa en iyi
hekimlerin hata oranı dahi bunun kat be kat üstündedir. Ama bunlar dile getirilmez. Hekimler bunu kabullenmeye hazır değildir, utanırlar!"
Peki soruyorum: Biz hastalar bu gerçeği kabullenmeye hazır mıyız?