Uzun sürmüş bir kış bitmek üzereyken...
Hele insan yağmurun, karın trafiği çekilmez hale getirdiği İstanbul gibi bir şehirde yaşıyorsa...
Yaz mevsimini daha çok özlemeye başlıyor.
Ben de şu günlerde yaza dair sevdiğim ne varsa tespih çeker gibi bir bir zihnimden geçiriyorum.
Yok! Öyle deniz, güneş keyfi gelmesin hemen aklınıza.
Mesela çok sıcak bir ikindi vakti taş duvarların güneşten koruduğu bir odada serin çarşafların arasına uzanıvermek ne güzeldir.
Ya da cılız bir sardunyanın gözümüze tropikal çiçeklerden çok daha gösterişli, çok daha güzel görünmesini sağlayan o eşsiz sabah ışığı, özlenmez mi hiç!
Hepsi bir yana...
En çok sesleriyle özlerim yaz mevsimini.
Börtü böcek vızıltısının öğle saatlerinin sessizliğini bozmasına bayılırım mesela...
Uzaktaki yoldan hızla gelip geçen bir mobiletin patırtısı rahatsız etmez beni, neşelendirir.
Denizden sokak içlerine doğru esen meltemin fısıldadığını bilmek ne güzeldir!
Yaz mevsimleri sayesinde anladım ki...
Müzik olmayan her şeye gürültü muamelesi yapan modern insan yanlış yapıyor!