Bazen soruyorlar, "mucizelere inanıyor musun?" diye... Hiç duraksamadan "evet" diyorum; "bir anlık mutluluklarımızın upuzun mutsuzluklarımızı unutturabilmesi mucize değilse, nedir!"
***
Dostluk dedikleri bu muymuş? İttifaklar ve suç ortaklıkları... Bir yanlışlık var bu işte!
***
Çok sert ve iddialı kaçacak belki ama söyleyeceğim: İnsan ya
bir çocuk gibi ya da
çocukken âşık olur! Ötekiler aşkın taklididir!
***
Kimim ben? Neden buradayım? Nereden geldim, nereye gidiyorum? Neden yok olacağım? Bu soruları başınızı yastığa koyduğunuzda gözlerinizi uyku için yummadan önce bir sorun bakalım kendinize... Sorun da görün... Hiçbir "yurttaşlık bilgisi", hiçbir politik ideoloji bu soruya cevap bulamaz. Söyleyin, hangi politik broşür, hangi "kimlik siyaseti" ve hangi toplumsal aidiyet duygusu böyle bir soruyu mertçe ve cepheden göğüsleyebilir?
***
Şimdi hatırlayamadığım bir roman kahramanı şöyle diyordu: "Saatçiliğe olan tutkum bana ne öğretti biliyor musunuz?
Zamanı en iyi ölçen alet melankolidir." Her
akşamüstü bu roman kahramanına yürekten katılıyorum.
***
Rüzgârı seviyorum. Sersemletiyor, üşütüyor, uçuruyor. Ama kokuları taşıyıp getirmesi ne güzel! Hele bir Ege kasabasında mutfak ışıklarının yandığı, ocakların harlandığı, masaların kurulmaya başlandığı
akşamüstü saatlerinde rüzgârı koklamak yok mu! İçimi saran koyu melankoli o anda çekip gidiyor.
***
Şarkı güzel midir? Sanmıyorum. Ama sözlerinin tam şurası inceden sızlatır içimi: "Ne gece ne gündüz/
akşamüstü sevdim seni/ben yine yersiz yurtsuz/ beklerim bir gün dönmeni."
***
İş hayatı... Modern insan için başka bir "hayat" var mı? Olmalı... Ama bunun mümkün olmadığına inandırılmamız için her şey yapılıyor.
***
İş hayatı... "Alçak patronlar, ağlak çalışanlar şeklindeki hazin denklik"
(Corinne Maier-Merhaba Tembellik).
***
İş hayatı... Yasalarca güvence altına alınmasının kimseyi rahatlatmadığı muazzam güvensizlik ortamı! Bugün varsınız, iyisiniz; yarına patron kerim!
***
Kendisinden çok adını sevdiğim renkler var: Başak sarısı, balköpüğü, mor, kahverengi.
***
"
Aşkın sorunları"ndan söz edilip duruluyor. Hayır! Hayır! Aşkın değil, beraberliklerin, ilişkilerin, evliliklerin ve benzerlerinin sorunları olur. Aşkın ise
yaraları vardır.
(NOT: Yukarıdaki bazı notlar dikkatli okurlarıma tanıdık gelebilir. Yine bir tavan arası temizliği yapayım dedim ve bu kez de 2008 yılına ait "Pazar notları"nı bir daha elden geçirdim.)