İçinde uzun uzadıya yemek tarifleri barındıran ve damak tadını edebi tat seviyesine yükselten anlatıları seviyorum.
Malum, son zamanlarda pek gözde bir edebiyat trendi bu.
Fakat bunun bir sınırı olması gerektiğine de inanıyorum.
Mesela yıllar sonra yeni romanı "Prag Mezarlığı"yla karşımıza çıkan Umberto Eco gibi bir yazarın kendini bu modaya ayak uydurmak zorunda hissetmesini ve romanında onlarca yemek tarifi vermesini yadırgadım.
Doğrusu, Eco'dan yeni bir moda başlatmasını umuyordum!