İlaç göndermeye karar vermiştik Afrika'ya.
Ancak bütün ilaçların üzerinde 'tok karnına' diye yazıyordu..."
Charles Bukowski'ydi bunu yazan sanırım.
Bu kara mizah şaheseri laf Beyaz Adam'la Kara Kıta arasındaki trajik kopuşu çok çarpıcı biçimde yansıtır.
***
Baştan söyleyeyim...
Afrika'nın açlığı, kıtlığı, perişanlığı bitmeyecek!
Sorun Somali'yle gelip geçmeyecek; sırada
Kenya, Zambiya ve Etiyopya var.
Alın size gelecekten bir tarih ve tahmin: Böyle giderse 2025'te Afrika'da aç çocukların sayısı 42 milyonu bulacak.
Sorun nerede?
Kuraklık mı? Evet! 20 yıldır doğru düzgün yağmur alamayan ülkeler var.
Yerel politika mı? Evet! Kıtanın büyük bölümü varoluşunu çatışmacı politikalara dayayan, kendinden olmayanları "temizleyen" oligarşilerin yönetiminde hâlâ!
Global kapitalist düzen mi? Evet! Kıtanın doğal ve beşeri kaynakları Kuzey'in muktedir ülkeleri ve şirketlerince gözü dönmüş bir iştahla sömürüldükçe çözüm gözükmüyor.
***
Bunlar hep yazılan çizilen şeyler...
Ama bu kadar değil!
Antropologların "insanın doğduğu yer" olarak gördüğü fakat artık bütün dünya için "insanın unutulduğu yer" haline gelen Afrika'nın kötü kaderini belirleyen şey sadece bir ekonomi-politika felaketinden ibaret değil.
Asıl suçlu bu ekonomi-politikayı belirleyen zihniyet ve sahibidir!
Adını koyalım!
Avrupa'dır o!
Ve Afrika'nın katili...
Batı'nın içine nüfuz etmiş ve dünyanın her yerindeki muktedirlere aşılamış olduğu o aşağılık ideoloji, yani "ırkçılık"tır!
***
Arkeolog ve araştırmacı dostum İsmail Gezgin'le laflıyorduk geçenlerde.
Konu Afrika'dan açıldı.
"Batı uygarlığını ve kültürünü oluşturan zihin siyah ırkı hiçbir zaman tam anlamıyla insan olarak görmedi" dedi İsmail. "Afrika'nın çektiği acıların altında bu yatıyor!"
Şu büyük Batılı ve Beyaz entelektüel birikimimiz mesela...
Anıtsal filozof Hegel mesela...
"Siyahların doğuştan özgürlük dürtüsüne sahip olmadıklarına ve çocuksu yaratıklar olduklarına" inanıyordu.
Hatta o koskoca Hegel, konu Afrikalı siyahlar olduğunda zekâsını ve kavrama yeteneğini kaybediveriyor; "siyah ırkın hiç kafa yormadan kendilerinin satılmasına izin verdiklerini" ve "hiç sebep yokken gaddarlaşabildiklerini" iddia ediyordu.
***
Sevgili İsmail'in "İnsanın Irkçılıkla İmtihanı" adlı makalesine baktım.
Akıl Çağı'nın kurucu filozofu John Locke' un şu sözleri çıktı karşıma...
"İnsan beyazdır. İnsanın özünü içeren şey beyazın özünü de içerir."
Siyah Afrika'nın kaderi işte böyle böyle çizildi!
Ne hüzünlü aslında...
Kendi kıtasını 50 yıl içinde iki kez korkunç bir kan dökücülükle yerle bir etmiş Avrupalılar...
Hâlâ...
Filmleri, hikâyeleri, çizgi romanları ve tv haberleriyle bizi Afrika'nın barbar bir kıta olduğuna inandırmaya çalışıyorlar!