Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: "İç"ten olmak!

İnsan çoğu zaman konuşabilmek için susar; kendisiyle konuşabilmek için...

***
Suskunsun... Biliyorum, ne zaman söylenecekler birikse, ne zaman dilin gömleği düşündüklerine dar gelse, susarsın!
***
Gevezesin... Biliyorum, ne zaman düşündüklerini kendine saklama ihtiyacı hissetsen; ne zaman dili bir zırh gibi üzerine kuşansan, hiç durmaksızın konuşursun!
***
Evrenin bir ritmi var! Çivi çakan, çapa yapan bir erkek veya taze fasulye ayıklayan, çay demleyen bir kadın o ritmi hala yakalayabiliyor. Biz "modern"lerin melodisini çoktan unuttuğu şahane bir şarkı var sanki ve bu onun ritmi!
***
Bir "iç"i olmayan insanlardan içtenlik beklemek nasıl yaygın bir aldanıştır! Kabalık, gösteriş ve yalandan hassasiyetin adı içtenlik oldu.
***
Başkalarına yakın davranan insanları içten sanıyoruz, samimi buluyoruz. Ne berbat bir yanılgıdır bu! İçten kişi her şeyden önce kendine yakın olmalıdır; "iç"iyle tanışık ve biraz da olsa, barışık olmalıdır. Varsa bir "iç"i tabii! Oysa ne kadar azdır böylesi!
***
Bir de pek sık lafını ettiğimiz "iç güzellik" var tabii... Bunu görünmeyen bir şey sanıyoruz! İçerde saklı bir şeymiş gibi söz ediyoruz ondan. Olmaz! Varlığından haberimiz olmayan, algılamadığımız, yaşamadığımız bir güzelliği nasıl bilebiliriz ki! İçi güzel olmak, dışarıdan fark edilen bir şeydir. Eğer öyle değilse, yoktur!
***
Özledim. Geceki yağmurdan kalma suyun arnavut kaldırımının bozuk taşları arasında kendine yol bulmaya çalışırken çıkardığı sesi özledim.
***
Futboldan gitgide soğuyorum. Yok! Bunun nedeni şu malum şike soruşturması falan değil. Kaç yıllık gazeteciyim; neler gördük, duyduk! Bu soruşturma beni hiç şaşırtmıyor. Beni futboldan soğutan şey "taraftarlık" müessesesi! Gitgide anlıyorum ki, futbol "erkekleri aptallaştırma endüstrisi" nden başka bir şey değil bizde! Benim açımdan en fenası futbol yorumculuğu da yapıyor olmam. Yani... Ne kadar saha içindeki "güzelliklere" odaklanmaya çalışsam da, gerçekte masa başından yönetilen bu kitlesel "aptallaştırma operasyonu" na ben de katkıda bulunuyorum!
***
Attila İlhan'ın bir dizesiydi: "Olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması." Belki doğru! Ama dert değil! Çünkü bir insan bir insanı tanıyabilir, öğrenebilir, onun hakkında düşünebilir, onun yaşadıklarını hissedebilir ve en önemlisi, bir insan bir insanı sevebilir.
***
Ne tuhaf! Torpillilerden nefret eden, torpilin lafını bile ettirmeyen, kendisine torpil yapılmasını hakaret kabul eden bir yığın insan "Evrenden Torpilim Var" adlı kitaba bayılıyor. "Canım uzatma, metafor işte!" deyip geçebilir miyiz!..

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA