Haber kanallarının siyaset yorumcuları "kitlelerde hâlâ seçim heyecanı oluşmadı" diye sızlanıyorlar.
Halleri Galatasaray ve Beşiktaş şampiyonluk yarışından düştüğü için keyfi kaçan futbol yorumcularını andırıyor.
İyi de, ne demek seçim heyecanı?
Laf hep dönüp dolaşıp meydanlara geliyor.
Siyasi atmosfere bakılırsa...
Meydanlardan gümbür gümbür ses gelmiyormuş ve geleceği de yokmuş!
***
Oysa bu seçimlerden yüksek heyecan beklemek yanlış!
Birincisi...
Seçimin toplumda yarattığı ilgi giderek
Eurovision yarışmasını andırmaya başladı.
Herkesin sorusu tek:
"Hangi parti kaç puan tahminlerden daha yüksek alacak, hangisi baraja takılacak?"
YSK'nın önlenen yargı
"darbe"sine benzer muhtemel müdahaleleri bir yana bırakırsak...
Tablo zaten
"heyecansız" bir seçim vaat ediyor.
Başbakan Erdoğan bu kısır döngüyü kamuoyunda yarattığı
"çılgın proje" merakı ve tartışmalarıyla aşmaya çalışıyor.
Ama şurası kesin...
Asıl heyecan seçim sonrasında başlayacak!
***
İkincisi...
Dünyayla birlikte
meydanların siyasal karakteri de değişiyor.
Kahire'den Paris'e, Diyarbakır'dan Yeni Delhi'ye her yerde ortaya çıkan yeni eğilim şu:
Meydanlar artık
"doğrudan siyaset"in medyası!
Parti liderleri zaten her gün
"canlı yayın"dalar. Mitingleri bile
"canlı yayın" bağlantısıyla anlam kazanıyor!
Meydanlara ihtiyacı olanlar ise iletişim araçlarında kendine yer bulamayan
kalabalıklar.
Liderler bu uzlaşmaz çelişkinin; partilerin
"soğuk" karakteriyle,
meydanların sımsıcak gerçeği arasında açılan uçurumun farkındalar.
Şimdilik çaktırmamaya çalışıyorlar ya...
Miting kürsülerinde işin iyiden iyiye
küfürlü imalar, sert hakaretler ve alay noktasına gelmesinin nedeni biraz da bu!