Onu nasıl seviyorsun?.. Ağzı kırık cam bardaktan kana kana su içer gibi seviyorum! Onu nasıl seviyorsun?.. Soluk soluğa koşar gibi, birdenbire durup dizlerimin üzerine düşer gibi, taşın toprağın üzerine yüzükoyun uzanır gibi seviyorum!
***
Tanıdık biri onu sevsen de, onunla sevişsen de en iyi haliyle "dost"undur! Ancak bir "yabancı" sevgilin olabilir!
***
Günümüz tatilcisinin sabah gözlerini açtığında zihnini "Bugün ne yapacağız, program ne?" sorusu doldurur. Oysa tatil diye bir şey gerçekten var olsaydı, "bir şey yapmamak" üzerine kurulu olması gerekmez miydi?
***
Hiperaktif ve telaş içinde bir hayat sürdürüyoruz. Çok yoruluyoruz. Hırs, hız ve rekabet düzeninin kıyısında kalmayı başaranlar da, o koşuşturmacayı seyretmekten yoruluyor. Ama garip şey, yorgunluktan söz etmek ya bir hastalıktan söz etmek anlamına geliyor ya da ayıp sayılıyor! Oysa insan yorulur! İnsan aslında "tatil"e değil, basbayağı dinlenmeye ihtiyaç duyar.
***
Yorgunluk kötü, tatsız, ayıp bir his ve hal değildir. Yorgunluğun ne yazık ki, artık unutmaya başladığımız "soylu" bir yanı vardır. Yorgunken arsız arzular, ölümcül hırslar kuytuya çekilip bizi kendimizle baş başa bırakırlar.
***
Bitkinlik, "fiziği" bitirir, metafiziği başlatır. Bir tüle dönüşür bütünleşen bedenimiz ve zihnimiz. Uçuculaşır! Ne güzeldir!
***
Dürüst, kendi halinde ve yoksul insanların canını yakıp nefretlerini uyandırmak... Zenginlere has ölümcül bir "körlük" bu! Hızlı seyreden ve tedavisi mucizelere kalmış bir hastalık!
***
Dostlarımızı nasıl severiz? Suç ortaklarımızı sever gibi!
***
Eskiden bir başkasının mutluluğu kıskanılırdı. Şimdi kimse kimsenin mutluluğuna inanmıyor. Artık herkes birbirinin eğlencesini kıskanıyor.
***
Bu yeni haset trend'ine ayak uyduranların başında mutsuz genç kızlar geliyor. Facebook'larına, twitter'larına "ne kadar çok eğlendikleri"ni ima eden notlar yazıp fotoğraflar koyuyorlar. Bitip tükenmek bilmeyen gülme işaretleri... Eğlenmekten yorgun düşme imaları... Hepsinde hain bir "kıskananlar çatlasın" havası! Fakat dikkatli gözlerden hiç kaçmıyor: Düşülmüş tek bir notta, internet ortamında başkalarının paylaşımına açılmış tek bir fotoğrafta bile "neşe"den eser yok! Eğlenmek gitgide neşesiz bir hal alıyor çünkü!