Birinci soru...
Komplo alçaklıktır. Komploya direnmek alçaklığa direnmektir! O halde en Baykalcı, en CHP'li görünen medyacılar neden bir gün bile beklemeden "Baykal istifa" diye bağırmaya başladılar?
Dikkat!
Sakın bu isimler 2001'de Ecevit elden ayaktan düşünce hemen "Ecevit istifa" diye bağıranlar olmasınlar!..
Tam da bu nedenle "Baykal istifa" çığlıklarında samimi bir "temiz siyaset ve ahlak" arayışından çok bir "toplum mühendisliği" operasyonunun izleri görünüyor.
İkinci soru şu...
Böyle olaylarda "görüntülerin teknik tahlili yapılmadan bir şey söylemek yanlış olur" demesini beklediğimiz kesimler, "imza ıslak mı, kuru mu?" sorularını pek sevenler neden hiç beklemeden tepki gösterdiler?
Görüntülerin net olmaması ve kasette epeyce montaj yapılmasına karşın Baykal'ı nasıl tanıyıverdiler? Bu da bayağı ilginç bir nokta!
Üçüncü soruya gelince...
Önder Sav'ın alttan alta "kasetin şifresi" hakkında adres göstermek üzere yaptığı suikast açıklaması CHP önderliğindeki bozgun havasını mı gösteriyor, yoksa çarpışma kararlılığını mı?
Hepsi bir yana 15 Nisan'a ait bir e-mail ihbarını konu alan bu garip "açıklama" aslında CHP'nin yıllardır ne kadar kötü bir ekip tarafından yönetildiğini göstermiyor mu? Bizim koyu CHPli medya kalemlerimiz şimdi Sav'la dalga geçiyorlar. Merak ediyorum akılları bugüne kadar neredeydi?