Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Tartışarak kirleniyoruz!

Son zamanlarda en sevdiğimiz spor tartışmak!
Sokakta, evde, işte, eş dost arasında egolarımızı yağlamak ve karşımızdakini hafifçe paralamak için tartışır gibi yaptığımız yetmiyormuş gibi...
Ekranları da tartışma programları doldurdu.
Haydi "spor" olarak kalsa, iyi..
Fakat kıyametler kopuyor!
Neymiş? Bütün bunlar olup bitenleri anlamaya çalışmak içinmiş! Farklı görüşler, farklı sesler ortaya çıksın ve güncel meseleleri özgürce değerlendirsin, diyeymiş!
Geçin bu palavraları!
Ne televizyonların ne de izleyicinin gerçekten öyle bir talebi var mı? Yok!
Maksat kavga gürültüden ekmek yemek!

***

Ama işte hani Hz. İsa der ya...
"İnsanı ağzından girenler değil, ağzından çıkanlar kirletir" diye...
Artık tv'deki tartışma programlarına baktığımda şu his ruhumu iyiden iyiye teslim alıyor: Tartışmalarda yalnız tartışanlar değil, biz ekran başındakiler de kirleniyoruz!
Fikirlerin çiçek açtığı, olayların aydınlandığı falan yok!
Tam tersine ortalık kararıyor!
Bakıyorum, ne kimse kimsenin fikrine ne de karşısındakinin kişiliğine saygı duyuyor.
Programı yöneten konuğuna "seni buraya çağırıp konuşturduğuma dua et!" havası takınıyor, hatta bunu söylüyorsa, gerisini siz düşünün!
Tartışma değil bunlar, rezillik!
***

Ve öyle bir maç haline dönüşmüş ki, iş!
Bir tartışmacı ne kadar önemli şeyler söylerse söylesin, tatmin olmuyor, içi rahat olmuyor!
Kartlar öyle dağıtılıyor, masa öyle kuruluyor ki...
Doğruyu söylemiş olmanın, kendinden ve fikrinden emin olmanın bir değeri yok!
İlle de "gol atmak" lazım!
Ortada top olmadığına göre de, "lafı geçirmek" lazım!
En sert, en şiddetli vuruşla üstelik!
O zaman...
Gelsin hakaretler, gelsin bel altı vuruşlar, gelsin konuyla ilişkisi olmayan dedikoduculuklar!
***

Geçen hafta ekrandaki tartışma programları bir felaketti!
Kimse kusura bakmasın! Anayasa konusunda, terör konusunda, medya ve siyaset ilişkileri konusunda bolca laf dinledik ama hiçbir şey öğrenemedik!
Çünkü ortama yine düşünce yerine saldırganlık ve hakaretler hâkimdi.
Tartışmacılar da giderek ayrı bir "çevre" oluşturmaya başladılar. Diken üstünde, asabi, hoppa, fütursuz kadınlar ve adamlar!
Arada olan sohbet tadındaki programlara oluyor, onlar kaynıyor!
Son sözüm şu...
Bu topluma halis geleneklerini ve "zalimin zulmünü dahi açıkça söyleyin, çirkin sözden kaçının!" diyen temel kavrayışı unutturmaya hakkımız yok!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA