Ne zaman birileri ağzında şeker yuvarlar gibi tatlı tatlı "affetmek"ten söz açarsa, aldırış etmeyin! Çünkü affetmek öyle bir şey değildir. Dikkat ederseniz, anlayacaksınız ki, onlar da aslında "unutmak"tan söz ediyorlardır.
***
Düşünüp tasarlayarak, hesap kitap yaparak affedene inanmam! Onunki "bağışlayan olgunluk" değil, olsa olsa "büyüklük taslayan" bir duruştur!
***
Gerçekten affedebilmek, "
benlik" lerimizden daha büyük bir "
varlık" düzenine inanarak başlar. Affetmek, yargıyı kendinden devretmektir... Küçük yaşından beri kendisine türlü zulümler yapan kardeşlerine ne der Hz. Yusuf: "Bugün size karşı kınama, sorgulama yoktur. Sizi Allah bağışlasın. O merhametlilerin en merhametlisidir."
***
"Bağışlamak iyilerin intikamıdır" derler. Parlak bir sözdür ama doğruya işaret etmez. İyiler intikam almaz! Üstelik hâlâ aklında öyle ya da böyle "intikam" varsa, bağışlayamıyorsun demektir. O halde yaptığın başka bir şeydir. Belki de sana geçmişte kötülük yapanlarla şimdi işbirliği içindesindir. Kötülerin işbirliği!..
***
Yaralı bilincin sızısı dinmez. Unutmak sadece uyuşturur. Her hatırlamada sızı da yeniden başlar. O yüzden işte, ancak kendi bilincine tutsak düşmemiş bir sevgi affedebilir kendisini inciteni...
***
O güzel filozof E. Levinas meseleyi doğru koyar; Der ki, sen affederken öteki de kendini
affettirir! Ancak öyle mümkündür bir "yenilenme" olarak af!
***
Pop'un yeni yıldızı Lady Gaga ve modern dünya birbirlerine benziyorlar. Bu teatral kostümler, bu giderek gülünçleşen seksilik, bu makyaj... Bütün bunlar sanki görünenin arkasında artık "canlı" hiçbir şey kalmadığını saklamaya yarıyor...
***
Geçmiş-bitmiş ilişkisini etrafa anlatırken "hayatımın beş yılını harcadı" diye yanıp yakılanlar, eski sevgiliyi ağır cezalık bir suçlu gibi anlatanlar var... Sanki kendileri olup bitene hiç dahil olmamış, adı "ilişki" olan bir canavar gelip o güzelim yılları yiyip kemirmiş gibi... Daha garibi, bu insanların yeni ilişkilerine, hatta "yeni ve büyük aşk"larına bakıyorum. Değişen bir şey yok! Hatta durum daha kötü! "Suç" varsa eğer, kimde o zaman? Hep içimizdeki "suçluluk duygusu"ndan söz ederiz ya.. Peki ilişkiler söz konusu olunca bu pişkin, bu yalan, bu kendinden pek emin "suçsuzluk duygusu" neyin nesidir?
***
Genç bir kadın... Karşıdan karşıya geçiyor. İnce, beyaz tülden bir bedeni var sanki. Saçları siyah olmasa, kimse varlığının farkına varmayacak, hiçbir şoför arabasının frenine basıp durmayacak...