Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: İşte bütün meselem!

Hepimiz ışığın etrafında dönen pervaneler gibiyiz. Televizyon ekranının ışığı karşısında sarhoş, dönüyor, dönüyor, dönüyoruz. Sonunda yanıp kavrulmak pahasına...

***

Mızmızlardan, dırdırcılardan, sızlanıp duranlardan, bulunduğu yeri kendisine yapılmış bir haksızlık gibi değerlendirenlerden, en küçük acılarını büyütüp gerçek acılarını görünmez kılanlardan fenalık geldi, değil mi? Ama "başarıya tapınan" modern hayatın karanlık yüzü bu!.. Ve aslında hepimiz biraz böyleyiz. Çünkü bütün hayatın, işin gücün, hatta aşkın meşkin bile bir tür "yarış" haline gelmesine alttan alta isyan halindeyiz. Sürekli sızlanarak, sürekli yakınarak "başarısızlığa" seçkin bir mertebe vermeye çalışıyoruz! Alnına kına yakılmış "masum kurban" rolünü seçerek yarıştan çekilmek... İstediğimiz bu mu?
***

Geçenlerde Facebook'ta sevdiklerimizin faşist, ırkçı, onca okumuşluğa rağmen feci şekilde cahil yanlarını görmenin nasıl tadımı kaçırdığını anlattım. Pek de sevimli bulduğum bir blog yazarı okumuş yazımı, hemen yorumunu patlatıverdi: "Haşmet Babaoğlu'nun, sanal dünya yalan dünya çıktı, diye ağlaması çok salakça!" Oysa biraz durup düşünse, anlayacaktı ki, üzülüyorsam, "sanal dünyada gerçekler çırılçıplak ortada" diye... Bir salaklığım varsa eğer, gündelik hayatın nezaket filtresine hâlâ önem veriyor olmamdandır.
***

Bir cumartesi akşamı. Genç adam Asmalımescit'te dolaşıyor. Bir daha, bir daha geçiyor önümüzden. Anlıyorum. Bu kez pek bir afili kalabalık içinde yalnızlık...
***

Tam karşımızda kalabalık bir masa var. Kızlı erkekli gençlerden oluşan neşeli bir grup. Dikkatimi çekiyor ister istemez. Sanki hepsinin aklı aynı zamanda uzaklarda... Cep mesajlaşmaları hiç susmuyor; hatta masanın en çok kur yapan erkekleri ve en flörtöz kızları sık sık masadan kalkıp telefonlarıyla konuşuyorlar. Bunu yaparken de yüzlerine hoş bir ifade geliyor. Bir tür "başarı" ifadesi!.. Neden peki? İki tarafı da "idare edebiliyorum" böbürlenmesinin mi, yoksa ara ara içlerinde oluşan suçluluk duygusundan kurtulmanın verdiği ferahlığın mı tezahürü bu ifade? Bilemiyorum. Tek bildiğim, bu işler artık böyle...
***

İkisi de temizler. Ateş ve su... Ama hani ne der Gaston Bachelard "Ateşin Psikanalizi" adlı yapıtında! "Suyun ahlakı temizdir, bir tek o karşı koyabilir ateşe."
***

Modern hayat ve hikmet yan yana gelebilir mi? İç içe geçebilir mi? Mümkün mü bu? Yoksa hiç umut yok mu? Esas mesele budur. Meselem...
***

Ne söylersek söyleyelim, o sözün giysisini kalbimiz veya "kalpsizliğimiz" dikip giydirir.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA