Sevgili Hıncal abi...
Birkaç hafta önce bir "Pazar notu"mda sana serzenişte bulundum.
Kötülükten dost olmaz, dedim.
Medyadan söz ettim. Konumuz oydu.
Medya çevrelerindeki önce birbirine çamur atma sonra birlikte lay lay lom yapma üzerine kurulu ilişkilerden söz ettim.
Senin dile getirdiğin "dostluk başka, iş başka" tavrının ne yazık ki, çirkeflere cesaret verebileceğini hatırlatmak istedim.
Bunca yıllık hukukumuza dayanarak dile getirdiklerim bu kadardı!
Nihayetinde hayattan konuşuyorduk! O kadar uzun boylu değildi, küçük bir serzenişti.
Peki, sen ne yaptın?
Dün "Öteki yaratmak için çırpınma sanatı" başlıklı konusu (herhalde) toplumsal bir mesele olan yazının içine bana cevabını da sokuşturdun.
Hani nerdeyse bilmeyen, toplumsal nefret suçlarına yatkın, ırkçı, ayrımcı, kinci biri olduğumu sanacak!
İnsanlarla fikirlerine göre arkadaşlıklar kuran bir adam olduğuma inanacak!
Doğrusu, bu çok kötü bir çarpıtma!
Yine de... Sağlık olsun!
Bir de yazının sonunda Schiller'in "bağışlamak ve unutmak iyi insanların intikamıdır" sözünü hatırlatman yok mu!
Çok parlak ama çok problemli bir laftır.
Hem ne yalan söyleyeyim, bu yazını "unutmaya" niyetim yok Hıncal Abi!
Çünkü...
Senden "intikam almak" gibi bir şey asla aklımın ucundan geçmez.
İyi insan değil miyim, neyim...