Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Yanmadan sönmüş, aşktan üşümüş bir kuşak!

"Birini sevmek..."
Diye başladı söze. Durdu. Kafasını kaşıdı ve devam etti.
"Yani biz erkekler için bir kadını sevmek... O, hep yanımızda kalsın istemektir, değil mi?"
Onu 20'li yaşlarında tanımıştım.
Karşı cinsin çarçabuk gönlünü çalma yeteneğine sahip fakat çapkın hazlar yerine aşk peşinde koşan bir gençti.
Şimdi 40 yaşına basmış, yorgun görüntülü bir adam.
Garsondan bir kahve daha istedi. Az şekerli.
"Peki sevdiğimizle ortak bir hayata başlayınca ne oluyor? İlişki aşkı eziyor! Arzular sönüyor! Babalarımız bu işin altından kalkabiliyordu, biz beceremiyoruz! Ne lanet bir durum!"
Bu sözlerinin arkasından asabi bir kahkaha attı.
Sonra gözlerime bakıp "Ne o hiç ağzını açmıyorsun? Zaten artık aşk meşk konularında da pek yazmıyorsun" deyiverdi.

***

Yok! Ona neden epeydir içimden aşk üzerine, ilişkiler üzerine yazmak gelmediğini anlatmadım tabii.
O kendi hastalığına deva arıyordu.
Ateşli bir hastalık gibi başlıyordu aşkları ve nöbet geçtiğinde geriye kayıtsızlıkla bağlılık arasında gidip gelen bir tür akrabalık kalıyordu.
O yüzden de artık iliklerine kadar sevmekten çok korkuyordu.
Belki paylaşmanın tesellisi olur diye...
"Bu birçoğumuzun derdi" diyebildim; "Galiba ben de öyleyim" dedim; "hatta erkek, kadın diye ayırmanın ne âlemi var! Günümüzde birlikte yaşamak birbirimize duyduğumuz arzuyu yavaş yavaş zehirleyerek öldürmek halini aldı.."
***

Evet, çok açıktı ki...
Bir yerde korkunç bir yanlış yapmıştık.
Kimsenin kimseye açıkça itiraf edemediği bir yanlış!
Cinsel uyaranları hayatın her köşesine serpiştiren ama cinsellikten hâlâ öcü gibi korkan...
Sürekli yanık aşk şarkıları dinleyerek zihnini uyuşturan ama gerçek hayatta âşık olmayı birine kuyruğu kaptırmak sanan...
Uzak diyarların, plansız yolculukların hayalini kuran ama evden dışarı adımını atınca panik atağa yakalanan...
Günümüz insanı...
Sonunda batağa saplanmıştı işte!
"Sevdiğinle birlikte yaşamak" denilen o yeryüzü cennetinin altından zemin kayıvermişti.
***

Lafı değiştirdim...
Bir süre yaşadığı uzak ülkeyi sordum. Bu arada başından bir buçuk yıllık bir evlilik geçtiğini de öğrendim.
Ama sonunda dayanamadım.
"E, şimdi ne olup bitiyor? Artık aşk yok mu?"
Çenesini sıvazladı, bir iki sakal yoldu.
"Bilmiyor musun sanki" dedi; "ilişkiler taklit üzerine kurulu artık. Çılgın aşk taklidi, ruh ikizleri taklidi, mutlu evlilik taklidi... Sevmek insanı sersemleştiriyor ya, kimse gerçekten sersemleşmek istemiyor.
Başkasında iz bırakıp, yara açıp, damga vurup giden de 'vay be ben neymişim' havasında kendini seviyor!"
Sesindeki burukluğu anlatmam zor!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA