Dün Hıncal Abi'nin yazısını okuyunca başımdan aşağı kaynar sular döküldü...
Birincisi... Acaba "Neşeli Hayat" diye başka bir film mi seyrettim, diye kuşkuya kapıldım bir ara.
İkincisi... Hıncal abi film üzerine yazdıklarımdan onu ve Yılmaz'ı küçümsediğime dair bir izlenim çıktığını söylemiş.
Bazen birdenbire kızarım, öfkelenirim. Çoğu zaman çaktırmadan alınırım, kırılırım. Ama kimseyi küçümsemem. Bu tavır ne "içimdekilere" ne de yaşam biçimime uyar!
Ha!.. Masala masal derim! Orası doğru!
***
Bu filmde masal nerede, diye soruyor
Hıncal Abi!
İyi, güzel de...
Filmin finalinde
Rıza ve karısının birbirlerine sevgiyle sarılışından başka şeyler de var.
Rıza'yı aylardır boğan bütün meseleler bir çırpıda çözülüveriyor. (Anlatıp da henüz seyretmeyenlerin tadını kaçırmayalım şimdi!)
Bir mesaj var orada.
Çocukça bir şenlik duygusuyla ve Noel Baba efsanesine gönderme yaparak anlatılan bir hayat dersi var.
Bunu yapan Yılbaşı temalı Amerikan filmlerine
"tatlı bir Hollywood masalı" diyoruz da, Neşeli Hayat'ın finaline neden
"masal" demeyelim?
Eleştiri mi bu? Hayır.
Adını koyuyorum sadece.
***
Evet! Masal dedim.
Evet! Gerçeklere usul usul dokunup geçen
bu güzel filmin sonu bir masal olarak geliyor. (Zaten modern masalların en temel özelliği yarattıkları sahicilik duygusu değil midir?)
Böyle diyerek filmi
karalamak aklımdan bile geçmedi!
Birbirini doğuran kelimelere bir bakın, anlayacaksınız:
Misal, emsal, mesel, masal...
Bir mesajı, bir ahlak dersini, bir insanlık serüvenini
örneklendirmek için seçilen gönül çalıcı ve çocuksu anlatım yollarından biridir masal!
Çocuksudur.
Bazı masallar neşelendirir.
Bazı masallar ürkütür.
Birçok masalın da
yoksulluğu, adaletsizliği, eşitsizliği yenilir yutulur gösterdiği bilinir.
***
Gelelim, şu
umut aşısı meselesine...
Yani
"Hıncal Uluç ruhu"na..
Ortaya koyduğu "umudunuzu kaybetmeyin, yenilgiyi peşin peşin kabullenmeyin" tavrıyla Hıncal Abi'nin nice umutsuz okurunu ve izleyicisini hayata döndürdüğünün tanığıyım. Buna hep saygı duydum..
Ancak bu
ilacı insanlara neredeyse döve döve içirmeye çalıştığını da biliyorum.
Hani derler ya...
Aşırı umut, keskin umutsuzluğun üzerindeki şaldır, diye...
Bazen umudun altını öyle koyu çizer ki...
Çaresizliğin hayatımızda kapladığı yerin büyüklüğüne hepimizden çok onun inandığını düşünürüm.
"Neşeli Hayat" filminin senaryosunda da öyle bir hava sezdim.
Şakayla karışık anlatmak istediğim buydu!
Anlatamamışım herhalde!