1919 yılı sonbaharı...
Beyaz Rusya'nın Vitebesk şehri Sovyet Devrimi'nin kutlamalarına hazırlanıyor.
Devrim gerçekleşeli henüz iki yıl olmuş. İşçiler, köylüler büyük heyecan içindeler.
Sanat Okulu'nda resim dersleri veren genç bir adam bütün badanacıları bir araya toplayıp açıklıyor: "Hepiniz birkaç hafta okulumda öğrenci olacaksınız!"
Sonra?
Genç adam onlara bir düzine eskiz uzatıyor. "Sonra" diyor; "bu desenleri büyük tuvallere kopyalayıp şehrin duvarlarını bunlarla kaplayacaksınız."
Badanacılar çalışmaya başlıyor.
Genç adamın inekleri, atlarıyla dolu rengârenk desenleri tuvallere aktarılıyor.
Genç adam bu resimleri gören herkesin yüzünde sevinçli gülümsemeler oluşacağını hayal ediyor.
Ve tören günü geliyor.
İşçiler "Enternasyonal" söyleyerek duvarların önünden geçiyor.
Herkes biraz şaşkın! Parti komiserleri durumdan rahatsız!
Çünkü "bu resimlerin ne ilgisi var devrimle?" diye düşünüyorlar. Hele o uçan atın, yeşil ineğin anlamı ne?
***
Vitebesk'li o genç ressam iki yıl sonra Rusya'dan ayrılacak ve çok geçmeden 20. yüzyıl resminin en büyük ustalarından biri sayılacak!
Marc Chagall o adam!
Neden mi ondan söz ediyorum?
Çünkü Chagall ilk kez İstanbul'da.
Tepebaşı'ndaki
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, sanatseverleri Chagall'ın Kudüs Müzesi'nden gelen 160 adet baskı, desen ve tablosuyla buluşturuyor.
Bana gelince...
20. yüzyıl resminde
iki adam beni "
uçurur!"
Hayır! Bunlardan biri
Picasso değil!
Hayır!
Magritte'den de söz etmiyorum!
İki adam...
Tekniğe boş vermesini bilen; rengin ve desenin içine balıklama atlayabilen, figürlerini uçurup dans ettiren iki adam...
Küçücük bir çocukken bir sanat tarihi katalogunda resimlerini görüp vurulduğum iki adam..
Henri Matisse ve Marc Chagall.
Eh, İstanbul'a Chagall gelmiş, hiç buluşmamızı geciktirir miyim? Geçen cuma günü açıldı sergi. Ben pazar sabahı kapısında bittim.
***
Pera Müzesi'nin üç katını kaplayan sergide Nice'teki müzede ve başka koleksiyonlarda bulunan çok ünlü kimi Chagall tablolarını göremeyeceksiniz. Ama
hem tanıtım metinleri, hem sunumuyla çok iyi hazırlanmış bir sanat şöleniyle karşılaşacaksınız.
Sergi'nin başlığı "
Yaşam ve Aşk."
Çünkü
Chagall'ın büyük aşkı ve ilk karısı
Bella için yaptığı resimler,
Bella'nın kitaplarına çizdiği desenler bu sergide ağırlıklı yer tutuyor.
Ben "
İki Sevgili ile Horoz"u gördüm ya, yeter de artar bile...
Ya Bella'yla ilk karşılaşmalarını anlatan minicik desenin "büyüklüğü"ne ne demeli!
Hele o meyveli çiçekli natürmort'ları! İnsanın içini açan o ışıltı, o neşe anlatılmaz, görmek gerek!
Chagall'da güzel ve farklı olan ne?
Bu sorunun cevabını belki kendisinin şu sözlerinde bulabiliriz: "
Hep denir ki, iyi sanatçılar berbat insanlardır. Ama iyi biri değilseniz, sanatınız asla samimi olamaz!"
(Not: Sergi 24 Ocak'a kadar açık kalacak)