Galatasaray Üniversitesi öğrencisi ve Galatasaray Kulübü üyesi Elbruz Bilge için kulübün yayımladığı başsağlığı mesajı zihnime takılıp kaldı.
Şöyle bir cümle vardı: "Geçirdiği trafik kazası sonucu vefatını büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz."
Oysa ki...
Türkçenin bilinen kalıpları, kullandığımız deyimler; resmi ve serinkanlı olmaya çalışan ifadelerimiz trafikteki ölümlerin gerçeğiyle çakışmıyor!
Trafik kazası dediğimiz olayların çoğu apaçık cinayet! Hatta bazıları katliam!
Yani insanlar ölmüyor, basbayağı öldürülüyor!
***
Elbruz Bilge 22 yaşında bir gençti.
Artık hayatta değil.
Üç gün önce Barbaros Bulvarı'nda, Beşiktaş civarında kaldırımda yürüyordu.
Aşırı hız nedeniyle direksiyon hâkimiyetini yitirip kaldırıma çıkan bir minibüsün altında kaldı. "Ecel gelip onu kaldırımda buldu" derseniz, bu yaklaşımın anlatmak istediği derin hakikati anlarım.
Ama bu gencin "trafik kazası sonucu" öldüğünü söylerseniz...
"Bir dakika, orada durun!" derim.
***
Öteden beri Barbaros Bulvarı gibi bir yokuşta aşırı hız yapmanın (işin hukuk tarafından anlamam ama) araç kullanan açısından "muhtemel cinayete kast" özelliği taşıdığını düşünmüşümdür.
Kaldı ki, yolu oralardan geçip de, bazı hatlı minibüs sürücülerinin pimi çekilmiş bomba gibi davrandıklarına tanık olmamış biri var mıdır? Sanmam!
O yokuşta kaç kez rastladım freni patlayan yolcu otobüslerinin kaldırıma çıktığına!
Yağmurlu hafta sonu gecelerinde spor otomobillerin hızla kaldırımın üzerine fırladıklarını kim bilir kaç kez gördüm!
Söyleyin şimdi bana...
Elbruz Bilge kaza kurbanı mı?