Gündelik hayat dilinde "uçuk olmak" neyin nesidir?
Herhalde...
"Başkaları ne der?" endişesine kapılmadan yaşayabilmektir.
Sosyal kalıplara ve genel geçer fikirlere aykırı düşebilmeyi göze alabilmektir.
İçinden gelen sese ve renge uymaktır.
Hayal kurmak ve hayallerini gerçekleştirmeye çalışmaktır uçuk olmak! Zaten o yüzden "uçtuğunuza" kanaat getirilir ya...
Peki nasıldır uçuk biri?
Tatlıdır, sevimlidir, canlıdır, heyecanlıdır, her şeyden önce gerçekten enteresandır...
Ama bazen de, bir psikiyatriste görünmeye gerek olmasa bile aynaya bakıp toparlanmayı gerektirecek kadar "çılgın"dır!
***
Geçenlerde bir kadın sporcumuzla yapılan söyleşiyi izliyordum.
Genç kadın doğal bir edayla
"uçuk yanlarım vardır; mesela yemek yapmayı severim" deyiverdi.
Yok yahu, dedim içimden, bu noktaya kadar gelindi mi? Yemek yapmayı sevmenin uçukluk sayılacağı noktaya...
Profesyonel kadın sporcuların o disiplinli antrenman ve karşılaşma düzeni içinde mutfaktan çok uzaklaştığını, kendi durumunun ayrıksılığını vurgulamak istemişti belki.
Ama birden genç kadının yüzündeki ifadeyi yakaladım.
"Uçuk yanlarım vardır" derken hafifçe şişiniyordu. Belli ki asıl hoşuna giden yemek yapmak falan değil,
uçuk olarak tanımlanmaktı!
İşin ilginç yanı...
Asıl uçukluk ülkemizde pek desteklenmeyen bir spor dalında inat edip yıllardır başarılara imza atıyor olmasıydı.
***
Genç kadının adı ve yaptığı sporun adı lazım değil. Çünkü anlatmak istediğim şey başka!
Bir
popüler kültür sabuklamasıyla karşı karşıyayız çünkü...
Bir şarkıcıya nasıl biri olduğu soruluyor:
"Biraz uçuğumdur; geceleri hiç uyumam, sabaha kadar arkadaşlarımı arar, mesajlaşırım" diyor.
Bu mudur yani?
Kala kala elimizde ünlü bir futbolcumuzun açıkladığı türden bir
uçukluk kalıyor.
"Playstation oynamak uğruna kız arkadaşımı ekerim" demişti delikanlı! Eh, birçoklarının sersemlik sayacağı bir tavrı böyle kararlı biçimde seçmek
"uçukluk" sayılmalı belki de!
***
Gerçek şu ki...
Hobilerden uzak, bohemlik karşısında korkak, bilimsel icatlar ve kültürel serüvenler karşısında meraksız bir toplumun bireylerinin
"uçması" imkânsız gibi bir şey!
Aradığımız şey ne peki?
Basit bir gösteriş arzusundan mı ibaret hepsi?
Hayır!
Aradığımız şey özgürlük!
Öyle bir toplumda yaşıyoruz ki, devletin, toplumun, mahallenin, ailenin parmağı hep havada!
"Sakın ha!" diye buyuruyor bize,
"yapma!"
Hangi sosyal sınıftan, hangi çevreden gelirsek gelelim,
empoze edilen hayat boğuyor bizi! Mecburiyetlerimiz eziyor!
Oysa bazen hafifçe kanatlanmak istiyoruz!
Ara sıra da olsa, hayatlarımızın içinden özgürlük geçsin istiyoruz.
Olmuyor! Beceremiyoruz!
O zaman da işte böyle saçmalıyoruz!