Bir... İklimin hızla değiştiği ve yeni doğal felaketlerin geleceği gerçeğiyle yüzleşmek zorundayız!
Elbette olup bitenlere bakıp altyapı eksikliğine ve çarpık yapılaşma rezilliğine öfkelenmek yanlış değil! Fakat bu tavır bir başka hazırlığı yapmamızı geciktirmemeli!
Hatırlıyor musunuz? 2002'de Orta Avrupa müthiş bir sel felaketi yaşamış; Avusturya, Almanya, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre sular altında kalmıştı.
Altyapı eksikliği yoktu, belirgin şehircilik yanlışları yapılmamıştı. Ama büyük ırmaklar taştı, tepeler sel olup kaydı. 88 kişi öldü, 40 bin kişi yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kaldı.
O yıldan beri düzenli olarak maddi zararlara yol açan seller yaşıyor Avrupa!
Ve şimdi bölge ülkeleri iklim değişikliğine bağlı felaketlere karşı önlem ve kurtarma senaryoları üzerinde çalışıyorlar. Biz de bu senaryolar üzerinde durmak ve hazırlık yapmak zorundayız.
İki...
Merak ediyorum; Bedrettin Dalan bulunduğu ülkede televizyondan Basın Ekspres Yolu üzerindeki can pazarı görüntülerini izlemiş midir? Bu yol ve İkitelli yerleşimi Dalan'ın büyük projesiydi.
Dere üzerine sanayi kurmanın; havaalanına giden en önemli yolu çarpık yapılaşmanın tam göbeğine kondurmanın "büyük proje" değil, "çok yanlış iş" olduğunu anlamak için bunları yaşamak zorunda mıydık?
Metrekareye düşen yağış miktarı korkunçtu! Doğru! Fakat biz 1995'te bu derenin taştığını, yolların sular altında kaldığını, koca Sabah binası ve matbaasının kullanılamaz hale geldiğini görmüştük! O günden bugüne ne çok zaman geçti. Neden sele karşı bölgeyi ıslah edemedik?
Üç...
Yerel yönetimler altyapı iyileştirme çalışmaları alanında halkı işbirliğine ikna etmek zorundalar. Geçen yıl Alibeyköy' de yapıldığı gibi gerekirse insanlar başka mahallere taşınacak ve evleri yıkılacak! Gerekirse, fabrikalar ve sanayi siteleri oralardan kaldırılacak! Belediyeler bu beceriyi göstermek zorundalar. Bu beceriyi gösteremeyen yönetim gidecek! Başka çare yok!
Sonra ağlamak fayda etmiyor.