Bir kır lokantası...
İftar saati. Televizyon açık.
Ekrana güllerin, şelalelerin görüntüleri geliyor ve tok sesli bir erkek konuşmaya başlıyor: "Yarabbim... Niyet ettim, senin rızan için oruç tuttum.."
Yanı başımdaki masada babasıyla oturan ve elindeki gazoz şişesini üfleyip duran sevimli kız çocuğu birdenbire irkiliyor. Sonra babasına dönüp soruyor: "Niyet ne demek?"
Adamcağız zor durumda kalıyor.
Iıı, eee seslerinden sonra lafı karıştırmayı tercih ediyor.
Anlıyorum babayı...
Belki oruç ibadetindeki yeri açısından "niyet etme"nin ne anlama geldiğini anlatabilecek...
Ama "niyet" nedir, onu anlatmak zor.
Çocuğun kelimenin sözlük anlamı olarak karşılığını bilmeye ihtiyacı yok çünkü! Niyetin hayattaki yeri nedir, onu bilmek istiyor.
Oysa gencecik baba da içten içe "ah ben de tam olarak bir bilsem" diyor, fark ediyorum.
***
Bir zamanlar
"Niyeti bozmuş bir dünyada yaşamak" başlıklı bir yazı yazmıştım.
Belki şimdi
"Niyetten yoksun fakat projeden yana bereketli dünya" diye bir yazı yazmak gerek...
Niyet önemli..
Niyet değerli..
Bunu anlamak için belki de kavramı ibadet alanının dışına çıkarmak ve daha geniş bir çerçevede bakmak gerek.
Baksanıza...
Kime sorsanız projelerinden geçilmiyor.
İnsanlar, kurumlar, toplumlar proje üzerine proje geliştiriyorlar.
Fakat
"Niyetin ne?" diye sor.
Çıt çıkmıyor, o zaman!
Bunca proje, bunca hayal, bunca çaba...
Ama ne için, hangi niyetle? Orası bulanık!
Niyet, bizim TDK sözlüğünün sandığı gibi basit anlamda "eylemden önceki düşünce ve maksat" değil çünkü...
Niyet, bir işe başlamadan önce
yalnız zihnimizden değil, kalbimizden de geçen nedir, onu anlatır çünkü.
Niyet, sadece aklın planı değil, kalbin de umududur.
***
Niyeti bozduk..
Niyeti kaybettik..
O kesin!
Büyük bir fark bu!
Niyet etmek ile proje yapmak arasında büyük bir
boşluk var. Ah bir anlasak bunu!
Mesela ninelerimiz altını çize çize anlatırdı: "Herhangi bir eylemin iyilikle sonuçlanmış olması güzeldir ama esas olan iyilik niyetiyle yapılandan iyilik hasıl olmasıdır." (Gelin de şimdi şu hadisi hatırlamayın: "Amellerin değeri niyete göredir, herkesin eline niyeti kadar geçecektir.")
***
O eski yazımda da yazmıştım, tekrar edeyim.
Toltek Kızılderilileri hayatı
"Tanrı'nın niyeti" olarak görürler ve insanda da üç
"manevi ustalık"tan söz ederlermiş.
Birincisi...
Farkındalık. (Kimsin, nesin, nerden gelip nereye gidersin, onu bilmek.)
İkincisi...
Dönüşüm. (Nasıl değişir, nasıl özgürleşirsin, onu bilmek.)
Üçüncüsü...
Niyet. ( Bütün bunları ne için yapacaksın, onu bilmek.) Bazen kafama takılıyor...
Bugünün gençleri "iyi niyet", "kötü niyet", "art niyet" deyimleri hakkında ne düşünüyorlar acaba? Bir anket çalışması, bir araştırma yapılsa fena mı olur!