Pasta başka türlü bir tatlıdır.
Oyuncak gibidir, masalsı bir yanı vardır.
O yüzden klasik pastaneler de masal evlerini andırmazlar mı?
Bilmem, dikkatinizi çekiyor mu? Bizde pastanelerin yerini uzun uzun oturulan dondurmacılar aldı çoktandır.
Vazgeçtim süslü püslü hoşluklardan...
Limonata ve mozaik pasta gibi en sıradan lezzetler bile tanınmaz bir hale sokuldu.
Pek ünlü kafelerde limonata diye bir tür "alkolsüz meyve kokteyli" içiyoruz!
Pasta ise...
Tümüyle özel günlere has bir şey artık.
İzmir'in Reyhan Pastanesi gibi birkaç güzel ve özel örnek dışarıda bırakılırsa...
Kimse evinden pasta yemeye çıkıp pastaneye gitmiyor. Pasta gidip pastaneden alınıyor ve eve, işyerine, eşe dosta götürülüyor.
***
Lafı iki noktaya getirmek istiyorum.
Birincisi...
Alışkanlıkları, tercihleri, davranış kalıpları çok hızlı değişen bir toplumuz. Tam da bu yüzden
gündelik hayatımıza hoşluklar katan hiçbir tat, hiçbir kurum uzun süre varlığını sürdüremiyor.
En sevdiğimiz şeyleri bile bir çırpıda yıkıp unutuyoruz.
(Toplumbilimcilerimiz bu konuya hak ettiği ilgiyi gösteriyorlar mı? Emin değilim.)
Bununla bağlantılı
ikinci noktaya gelince...
Ne zaman Avrupa'da bir şehre gitsem, caddelerde dolaşırken tabelalar ve tabelalarda yazan tarihler beni durdurup düşündürüyor.
Geçen hafta Viyana'da da aynı şeyi yaşadım. Hem de kim bilir kaçıncı kez...
Bu kez ünlü
Demel'in önünde pasta kokularını içime çekerken çarpılıp kaldım!
Yok! Kokular harikaydı ama beni çarpan onlar değil, bu ünlü pastanenin
kuruluş tarihiydi...
Düşünebiliyor musunuz? O tatlılar, o şekerlemeler, o turtalar, kurabiyeler ve çikolatalar
1876'dan beri o binada yapılıyordu.
Durdum ve ne yalan söyleyeyim; dertlendim: Bir zamanlar gözbebeğimiz olan Kadıköy'deki zavallı
Baylan'ın son hali nasıldı acaba? Epeydir gitmemiştim...
***
Uzun sözün kısası...
Yolunuz Viyana'ya düşerse, hepsi birbirinden ilginç çok pastane, çok kafe göreceksiniz.
Ama
Demel'e girmeyi de ihmal etmeyin ve bir parça kuyrukta beklemeyi göze alın.
Hatta kapının hemen sağındaki
hediyelikler bölümüne de göz atın.
O yüz yıllık desenlerle süslü kutular, marmelatlar, turtalar, çikolatalar başınızı döndürecek.
Oyuncak dükkânına girmiş çocuk gibi hissedeceksiniz kendinizi!
Yeri gelmişken şunu da belirteyim...
Demel bugün bir Türk işadamının; hani THY ile uçarken yediğimiz lezzetli yemekleri hazırlayan
DO&CO var ya, onun patronu
Atilla Doğudan'ın ellerinde yeni serüvenlere hazırlanıyor.
Kim bilir, belki bir gün bir bakarız; bu güzel pastane Türkiye'de de şube açmış!