Artık " Öfke kontrol terapisi " diye bir şeyin varlığını bilmeyen kalmamıştır, eminim.
Tabii sinemaseverler Jack Nicholson'un oynadığı 2003 yapımı " Anger Management " filminden az çok tanıyorlardı.
Ardından Cem Uzan'ın mahkeme kararıyla 3 ay boyunca "öfke kontrol programı"na tabi tutulma cezası geldi.
Ve şimdi de Erdoğan'ın Davos'taki çıkışı...
Hiç bu fırsat kaçırılır mı?
Meslektaşlarımız hemen Başbakan'a bir an önce bu terapiden geçip öfkesini yönetmesini önerdiler.
Batı'dan örnekler verdiler; öfke cezası olarak çim biçmeye gönderilenlerden, bebek bakmaya yönlendirilerek "iyileştirilen"lerden, mizahın yararlarından dem vurdular.
***
Benim derdim ise başka!
Kaç gündür televizyonlarda Davos tartışmalarını, Davos yorumlarını ve yorumcularını izliyorum.
Başbakan'ın Davos'taki tavrını eleştirmekten doğal ne olabilir!
Ama Başbakan'ı eleştirenlerin kendilerini yere göğe koyamayan hallerini ve Davos'ta olup biteni küstahça küçümseyişlerini anlayamıyorum.
Halk sözünü duyunca yüzlerinde beliren horlama ifadesini..
Siyasetçilere tepeden bakışlarını...
ABD ve İsrail denilince göğüsleri kabarırken Araplar denilince dudaklarının iğreniyormuş gibi bükülmesini..
Başbakan'ın davranışını savunan konuşmacılara böceğe bakar gibi bakıp "bunların arasında tartışmacı olarak benim ne işim var" tavrına bürünmelerini.. "Bu konuları siz değil, bir tek ben bilirim" havalarını..
Bir "çöplük"ten söz eder gibi Ortadoğu'dan söz edişlerini..
En ufak bir itiraza en küstah üslupla cevap verişlerini..
Üzerinde durmaya değer bir ruhsal ve siyasal "semptom" olarak görüyorum.
***
Yine de..
Hani diyorum ki...
Öfke kontrol terapisi iyi bir şey. Yararlı bir şey. Tamam!
Peki " kibir kontrol terapisi " yok mu?
Olsa ne iyi olurdu!
Hani en azından televizyondaki kimi tartışma programları daha insanca bir atmosfer taşırdı.