Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SAVAŞ AY

Brundi'den Mısır'a ne değişti ki?

Yıl 1987... Gazetem SABAH adına Portekiz'de yapılan Formula 1 yarışlarının Estoril Pisti ayağını izliyordum. Birlikte seyahat ettiğimiz ekipte bulunan Ali Karacan bir not iletti. "Savaş Abi, otelden son ben çıktım. Sana faksla bir not gelmiş gazeteden. Aldım getirim bu zarfı."
Açtım okudum, şaka sandım önce. Dış haberler müdürümüz Sedat Sertoğlu'ndan geliyordu mesaj: "Hemen elindeki işi bırak, Afrika'ya, Burundi'ye yetiş. Hutu ve Tutsi kabileleri çatışıyor, 1 gecede 10 bin kişi birbirini kesti doğradı yaktı."
Telefona seğirttim ve aradım gazeteyi. Sedat Abi neredeyse ahizeden çıkacak telaş içindeydi. " Hâlâ orada mısın, hâlâ mı hareket etmedin? Fırla çabuk, ölü sayısı 22 bine çıktı."

Adreseyi versen ya

Cehaletim ortaya çıkmasın diye Burundi nam memleketi ilk kez duyduğumu söyleyemediğim gibi, "adreseyi versene ağam" diye de soramadım elbet.
Yarış alanını telaşla terk edip, otele seğirttim. Dünya haritası edinip koca Afrika'da toplu iğne başı gibi saklı duran Burundi'yi buldum sonunda. 7- 8 saat kadar sonra da Kenya'ya, Nairobi'ye kalkan uçağa binmiş, havalanmıştım bile.

Pırpır uçak

Sabaha karşı vardım ve elçiliğimiz açılsın diye bekledim. Çok değil 3 ay önce Afrika'da Türkler dizisi için orada bir süre kalmış, epeyce dost ahbap edinmiştim. Tekrar karşılaşınca sevindik çift taraflı. Büyükelçimiz nota yazdı, vizem hemen geldi, Victoria Gölü'nü aşan bir pırpır uçakla çatışma bölgesine gidişim sağlandı şükür.

Timsahlara yem

Sonrası bin dizi macera ve dehşet saatleri.
Allah sizi inandırsın; bu denli gaddarlık, hainlik, acımasızlık, vahşet düş ürünü olabilir sanırdım, gerçek de olurmuş. İçiniz kaldıramaz diye anlatamam detayları ama lime lime edilmiş binlerce beden, çoluk çocuk, yaşlı genç yakılmış, süngülenmiş, palalarla biçilmiş insan yığınları. Tanganika Nehri cesetler taşıyarak akıyor, zaten kolu bacağı olmayan cesetlere timsahlar saldırıyordu.
3-4 gün kadar kaldım o bölgede. Sonra Paris üzerinden dönüş bileti yolladılar. Merhum Gökşin Sipahioğlu sahibi olduğu dünyanın en büyük fotoğraf ajansı adına (Sipa Press) o fotoğrafların dünya haklarını satın aldı SABAH'tan. Meğer benden gayrı giren olmamış ve çektiğim kareler olayın vahşetini 7 düvele yayabilmiş.
Döndüğümde saatlerce dinlediler benden acı olayları. Sonunda cahil Afrika yerlilerinin Fransız- Belçika- Lüksemburg vs gibi devletler tarafından madenler yüzünden kışkırtıldığında hem fikir oldular. İlkellik o kabileleri birbirine düşman eylemiş, yıllar sonra çömlek patlamış, katliam gerçekleşmişti...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA