Sertab Erener'le karşılaşınca sarılıp kucaklaştık, hasret giderdik önceki gün. Epey zamandır oturup iki lafın belini kıramamıştık. Yeni albümü; hele de o mavramatrak kliple taçlanınca piyasada hareket yarattı ya, kız şimdi çakı bulmuş çocuk gibi heyecanını, coşkusunu yüzüne gözüne iliştirmiş gibiydi.
Onu daha çıtı pıtı genç bir kızken bar şarkıcılığı günlerinden tanırım. Herkes gibi ben de "bu kız dünya çapında olacak" derdim onu dinlerken. Müneccimliğimizden değil, sesin gücünden, güzelliğinden ötürü elbette.
Sonra bir patladı, pir patladı. Saman alevleri ikliminde hep harlı bir ateş olarak yandı, yanıyor bak...
Eskilerin "marifet iltifata tabidir" raconuna uygun davranmak lazımsa söyleyeyim: Ünüyle değeri balans tutabilmiş gerçek ve ender sanatçılarımızdan olduğu halde böylesi içten heyecan, yaptığı işe bunca saygılı oluşu etkiliyor beni yalan yok...
Size de ilginç gelir mi bilmem?
Sertap'ı her gördüğümde Zeki Müren merhumla yaptığım eski bir söyleşi gelir aklıma. Zeki Bey onun sesini ve tarzını çok sever takdir edermiş meğer.
Demişti ki; "Allah'ın sevdiği kuluymuş ki koloratur soprano yaratılmış. Hani sıfır grubu negatif kan zor bulunur ya, sopranolar arasında da koloratur olanı çok nadir çıkar Savaş'cım. En ince, tiz seslere çıkar. Bu Sertab denen kız hani bir çığlık atsa avizeleri, kristal bardakları patlatır vallahi" diyerek bol kahkahayla bitirmişti güzellemesini.