Saynur'a dedim ki; "Bu olayda çocukların dışında masum olan kimse yok. Suçlular listesinin başına kendimi yazıyorum. Bu olayı 10 yıl önce takip etmişim. Malatya'da kız yurdunda konuşup söyleşmişim. Yayınlamışım. O kızlardan çoğu bana şikayetlerini ilettikleri için yurt yönetimince dayakla cezalandırılmış. Haberim olmamış. Fikri takip yapmamışım. İşin peşini takip etmemişim. 10 yıl sonra bu rezalet büyümüş de çıkmış karşıma. O zaman bu yaptığıma kötü gazetecilik denir. Kusurluyum, hatalıyım.
Özeleştiri veriyorum
Açık açık özeleştiri veriyorum. Bu gün bakanlara, vekillere, idarecilere tepki gösteren Malatyalılar kaç kez bu yurtlara gitmiştir; buraları denetlemişlerdir? Her yerde dayak var. Bu toplum şiddetle besleniyor. Bu şiddeti uygulayanlar sorumluluk zincirinin en son parçasıdır. Şiddete karşı topyekun bir seferberlik gerekir. Anneler kendi çocuklarını dövüyor. Bir kadına 40 çocuğu bırakırsan ve bu kadın eğitimsizse ne yapacak?
Milli seferberlik
Hangi hükümet gelirse gelsin Çocuk Esirgeme Kurumu bir rant kapısıdır, arpalıktır. Bu bütün hükümetler için geçerlidir. Sistem tamamen bunun üzerine kurulmuş. 1.5 yıl önce Küçükyalı Çocuk Yuvası'nda da aynı şeyler yaşanmıştı. Dayak var, falaka var su sıkarak işkence var taciz var, tecavüz var. Sonuç koskoca bir sıfır. Bu şiddeti uygulayanlar da bir süre sonra çıkacaklardır. Bu olayın çözümünü devletten beklememek gerek. Bu bir milletçe seferberlik meselesidir.
Holdingler de el atsın
Üniversiteler, holdingler bu çocuklara sahip çıkacak. Diyelim ki Sabancı'nın, Koç'un 200300 kayıtlı çocuğu olacak. Holding içinde kurulacak birimler bu çocukları SHÇEK'le koordineli olarak gözetecek, destekleyecek. Oraya dünyanın en şeker en yufka yürek kadını Ayşe Özgün'ü getirsen, "Şu çocuklara 1 ay boyunca sen bak Ayşe Abla" desen kadıncağız 1 ayda tımarhanelik olur. Oradakiler zaten problemli çocuklar. Tüm sorunları tek başına devlet çözemez.