Hem gazeteye hem de programa gelen notlarda Ramazan'da, oruçla ilgili pek çok soru soruyor yurttaşlar. Bunlardan en başta geleni de 'Orucun en makbulü nasıl tutulur?' sorusu. Ben bu konularda yarım aklım, tekmil cehaletimle bilgi vermeye kalksam çarpılırım alimallah deyip, Diyanet yetkililerine sordum. İşte cevaplar aşağıda. Buyurun okuyun.
Dil-bel-el
Oruç, belirli bir süre sadece yemeyi, içmeyi bırakmak değil, aynı zamanda her türlü kötülükten de uzaklaşmaktır. Helal olan yiyecek ve içeceklerden uzak durduğumuz gibi:
- Dilimiz, yalandan,
- Ellerimiz, haram işlerden,
- Midemiz, haram lokmadan,
- Gözlerimiz, harama bakmaktan,
- Kulaklarımız, yalan ve dedikodu dinlemekten,
- Ayaklarımız kötü işler peşinde koşmaktan uzaklaşarak, oruçtan nasibini almalı ve ömür boyu böyle devam etmeli.
Nefis terbiyesi
Oruçlu, çeşitli yemeklerle donatılmış sofranın başında iftar vaktine bir dakika kalsa bile, helal olan yiyecek ve içeceklere elini sürmez. Çok acıkmış ve susamış olsa bile sabırla iftar vaktini bekler. Bu, zoraki bir bekleyiş değil, içten gelen umut dolu, huzurlu bir bekleyiştir.
Müminin, Allah'ın emri karşısında gösterdiği bu teslimiyet, nefis terbiyesi ve iradeye hakim olma eğitiminin çok olumlu bir sonucudur.
İnsanı, nefsani arzularının esiri olmaktan kurtarıp adeta melekleştiren gerçek bir eğitimdir bu.
Kötü huylar
Böyle bir eğitimden geçen mümin:
- Helal olan şeylere bile elini sürmezken, nasıl olur da harama el uzatabilir?
- Vücuda faydalı olan yiyecek ve içecekleri istediği zaman bırakabildiği halde, nasıl olur da vücuduna zararlı olan içkilerden ve kötü alışkanlıklardan vazgeçmez?
- Meşru olan cinsel arzularından vazgeçen mümin, nasıl olur da haram yollara düşebilir? Zina ve fuhuş gibi meşru olmayan ilişkilerde bulunabilir?
İşte, orucun olumlu etkileri hayatımıza yansıdığı ölçüde oruç gayesine ulaşmış ve oruçludan beklenen gerçekleşmiş olur.