Hürriyet'te bu başlıkla vermişlerdi söyleşisini. Attila İlhan şiir kaseti çıkarmış, buna ilişkin yapılan sohbette; "Şiirlerim çok okunuyor ama yanlış okunuyor. Her şiirin bir notası vardır ve o notaya göre okumak lazım. Bir düşündüm ki ben öldükten sonra hep böyle yanlış okunacak bunlar. Bir doğru nota bırakayım dedim, asıl mesele bu. Hani bu şiirler aslında böyle okunması lazım gelen şiirler. Okursun, okumazsın sana kalmış ama sen öyle okuyorsan doğrusunu okumuyorsundur, onun doğrusu bu. Ve daha ilgincini söyleyeyim, aşağı yukarı daha dört kasetlik şiir okunmuş durumda, hazır. Yani bir kereye mahsus yapmadım onu ben. Ama geride yatan durum şiirlerin yanlış okunmasıdır. Özellikle Savaş Ay canına okuyor" demişti
Tekrar tekrar dinledim
O gün beni elli kişi aradı belki. "Gördün mü usta sana basmış fırçayı. Ne yapacaksın bakalım bundan böyle" dedi arayanların çoğu. Ne yapacağım belliydi elbette. Gidip kasetini aldım, teybe taktım, dinledim, bitirdim, başa sardım tekrar dinledim, sonra tekrar, tekrar ve tekrar.
Arı kanatları
Sonra aradım, randevu rica ettim buluştum onunla Divan Pastanesi'nde.Önce dereden tepeden söz ettik. Konuşurken büyük kocaman bir bahçede geziyormuşum havasını soludum. O çiçekten çiçeğe gezen arı, ben onun kanatlarına takılmış toz zerresi. O nereye ben oraya. Her an ayrı koku, ayrı renk, ayrı tat.
Cahil cesareti
Sonra malum konuya ben getirdim lafı. Baktım ki öyle sinirle, sitemle filan söylenmiş bir laf değil. Şakayla karışık gönderme yapmış meğer üstat. Esas bozulduğu şarkıcı türkücü arkadaşların kendisine haber bile etmeden sözlerini bestelemesi, kasette, konserde okuması. "Avukatlarım şimdi şahin gibi davranıyor. Kim bunu yaparsa binecekler tepelerine" dedi. Sonra tüm yüzsüzlüğümü, arsızlığımı ve cahil cesaretimi toplayıp konuştum:
Oku bakayım!
- Abi bir şey diyeceğim darılma.
- De bakalım.
- Ben var ya..
- Eeee?
- İnan ki senden daha güzel okuyorum senin şiirlerini.
- Vaaay!
- Evet. Hatta iddialıyım. Kimse benden güzel Attila İlhan şiiri okuyamaz.
- Kim söyledi bunu sana.
- Kendim söyledim. Ama öyle narsistlik olsun için değil. Hakkatten de çok duyarak hissederek okuyorum da ondan.
- Oku şurada bir tane bakayım.
- Okurum tabii; "Sen İstinye'de bekle ben buradayım.. /"
- Oldu mu şimdi bu?
- Hem de çok güzel oldu.
- Sana öyle geliyor Savaşçım. En az 3-4 yerde lafları bile yanlış okudun, sayamadım.
- !!!!!!!!
- Zaten vurguların da yanlış tonlaman da. Duyguyu da tam kavrayamamışsın bazı mısralarda.
- Yapma abi. Hiç mi iflah olmaz. Hiç mi iyi tarafı yok okumamın.
- Olmaz mı? Senin bu kadar kendine güvenmen. Yüzüme karşı senden bile iyi okurum demen çok iyi bir şey.
- Eeee abi!
- E'si şu. Sen bunları sırf bana değil, ekrana çıkıp milyonlara karşı okuyorsun. Bu hem şiire şaire haksızlık, hem de yanlış oluyor.
- Bir daha okumayayım mı yani?
- Dur darılma, alınma. Oku tabii ki. Ama hakkını vererek oku. O zaman sözümü geri alacağım.
Sonrası az ötede..