Çiğli Hava Üssü'nde gerçekleştirdiğimiz canlı yayın ertesi Çeşme taraflarına yola koyulduk. Ilıca girişinde plajlara baktık, vatandaş muhabbetleri yaptık.
Nabız tutma, durum anlama, vaziyet koklama seanslarımızdan sonra yazı yazmak üzere Çeşme Sheraton Oteli'nin ofis kısmına attım kendimi.
Küllük bilem var
Ahaliyle mülaki olmadan bir başıma kalıp yazabilmenin tek yolu bu çünkü. Otel müdürleri çevremi sarıp her türlü dostluğu, yardımı esirgemediler sağ olsunlar. Sallama çay, sigara küllüğü, bilgisayar ve ben dört duvar arasında yalnız başımıza kalalım. Rahat rahat yazalım diye çabaladı onlar da.
Emir kuluyum
Oturdum uslu uslu yazımı yazmaya başladım. Ergun Müdür Amerika'ya gitmezden önce tatil bölgelerine gitmemi istemiş; "Arabayla git. Karadan kıyı kıyı gez her bir yanı. Bak bakalım turizmde yükselme derken yanlış yamuk işler de oluyor mu?" demişti.
Benim günahım ne?
İşte talimatın ilk ürünlerini hazırlayıp yollamak için kol sıvamıştım tam.. Bunca iyi niyetime karşın olup bitenleri aşağıda yazıyorum. Okuyun halime acıyın. Ve bu arada derin derin düşünün Hıncal ağabeyler, Mehmet Barlaslar, Rehalar nerelerde ne güzel işleri izleyip keyif keka yapıyor, şu garip kulunuz tatil beldelerinde bile patladı çatladıyla nasıl uğraşıyor? Ühüüü!