İşin üstüne abanıp haber bile yapmadım. Kendi mütevazı köşemde 3-5 satır yazdım. Lakin yine de kıyamet koptu. Haklı tepki gösteren muhatapların dışında, karnı sancılı kim varsa ayaklandı, ağzı olan konuştu.
TRT Genel Müdürü'ne vur abalıya muamelesi başladı bir nevi. Bu arada
sen bunu niye yazdın diye sitem edenim de çok oldu. İşte bir tanesi şöyle

Unutsa mıydım
- Bu kadar fırtına koparacağını bilsen yine yazar mıydın?
- Neyi yazar mıydım?
- TRT Genel Müdürü'nün spikerlere çirkin demesini.
- Niye sordun ki şimdi bunu?
- Adamın başını hiç yoktan derde soktun da onun için.
- !!!!!!!!
- Korku filmi gibi" demiş bir de spiker görüntülerine. Yazmasan olmaz mıydı?
- Ne yapmalıydım yani, duyup unutsamıydım?

İşini öğretirler adama
- O tarafını vermeyebilirdin. Spikerler de rencide olmuş bak. Adam senin samimiyetine güvenip konuşmuş.
- O ne nereden çıktı şimdi?
- Ne nereden çıktı?
- Samimiyetime güvenmesi.
- Belli ki samimi bir ortamda söylenmiş. Yazmazsın sanmış.

Samimi
- Kardeşim ne samimi ortamı yahu? Ev yemeği toplantısında konuşmadık ki biz Şenol beyle. Ayrıca kendisini ne tanırım ne ederim. Daha önce bir araya gelip konuştuğumuzu bile hatırlamıyorum. Samimiyet nereden geliyor ki?
- Ama belli ki bir muhabbet sırasında olmuş bu.
- Okuduğunu anlasan iyi olur. Ben görev gereği Atatürk Havalimanı'ndaydım. VIP Geçen Hanı diye manşet yaptık ya. O haberi kotarıyordum. Tesafüfen genel müdürü görünce selam vermek için yanına gittim. Börek yiyorlardı. "Buyrun bir çay için" dedi oturdum. Topla topla 20 dakika filan kaldım yanlarında. 10 dakikası TRT'nin halini anlatmakla geçti.

Marangoz muyum?
- Peki söylediklerinde haklı mı sence?
- Beni ilgilendirir mi söyledikleri? Adam koskoca TRT Genel Müdürü. Kendi kurumunu çalışanlarını bu şekilde değerlendiriyor. Benim işim duymak, dinlemek, yazmak. Karşısında eczacı ya da marangoz kadrosuyla oturmuyordum herhalde?
- Ben senin öz fikrini sordum. Spikerler çirkin mi? Çirkin olanlar varsa da böyle tabir etmek doğru mu?
- Onu kendisine sormak gerekir. Muhatapları sorsunlar. Soruyorlar da zaten.

Güzel sunucu
- Topu taca atıyorsun. Spikerin çirkini güzeli olur mu? Ekrana çıkmasını belirler mi bu? Sen de bir yayıncısın kişisel fikrini söyle kıvırtma.
- Niye kıvırtayım kardeşim? Söyleşi benimle yapılsa ben de fikrimi söylerdim. Ama çok istiyorsan söyleyeyim. Bazı programlar için sunucunun güzel hem de çok güzel olması şart elbette.

Polis basmaz ya
- !!!!!!!
- Niye şaşırıyorsun ki. Kültür sanat programı sunulacaksa. Haber, tartışma ya da buna benzer programlar sunulacaksa çok fark etmez. Jülide Hocamız da ( Gülizar), Can Baba da (Akbel) fiziklerinden çok ekran karizmalarıyla, seyirciye yürekten bağ kurma meziyetleriyle başımıza taç oldu yıllarca. Ama magazin programını. Güzellik yarışmasını, Eurovisionu filan tutup da fizik gücü yüksek olmayan birine sunduramazsın. Yani yaparsan polis gelip yakalamaz seni. Ama görsel avantajı daha fazladır güzel ya da yakışıklı sunucunun.

Sabah şekeriyim
- Sen yıllardır program sunuyorsun. Kendine baksana önce...
- Valla çok iyi söyledin. Benim Pazar Keyfi sunduğumu ya da "yeni Sabah Şekerleri biziz" diyerek Romalı Perihan'la ekrana çıktığımızı düşünsene.
- Yani Genel Müdüre hak veriyorsun?
- Hak verip vermemek meselesi değil. Kırk yılda bir yanlış da olsa içinden geleni söyleyen biri var. Karşısına çıkıp 'yanlıştır'. Bakış açınız çok terstir, kırıcıdır. Hatta gericidir" filan demek başka; "istemezük" diye ayaklanmak başka.

Avantacı memurlar
- Ya ne yapsalardı?
- O konuşmamızda; TRT'nin nasıl bir çiftlik yapıldığını. Siyasiler başta olmak üzere onun bunun kadrolara nasıl doldurulup milletin parasını çar çur ettiğini de anlattı Şenol Bey. İş yapmadan yatıp, yıllardır bankamatik memur olmuş yığınları söyledi. CHP'nin yaptığı bir olaydan da örnek verdi. Bunları da yazdım o yazıda. Niye kimse çıkıp hınk demedi. CHP niye sustu? İktidar niye sustu? Avantacı memurlar niye tavır alamadı?

Makyaj
- Peki Genel Müdür saçını bıyığını boyatıyormuş buna ne diyeceksin?
- !!!!!!
- Kendi görüntüsüne önem veriyor belli ki. Herkes boyansın makyajla mı gezsin?
- Kardeşim dellendirme beni. Tevekkeli sen ne anlatırsan anlat karşındaki ancak anlayabildiği kadarını anlar" derler.