Baş Müdürümüz Ergun Bey, Medya Grup Başkanımız Kenan Tekdağ'a anlatırken duymuştum. "Kılıçbay Hocanın Aktüel'deki yazısı harikaydı." demişti. Zaten Kenan bey de okumuş çok beğenmiş. Parti sırasında terasın köşesinde Mehmet Ali Kılıçbay'ı görüp sokuldum.
- Hocam tebrikler, yazınız harikaydı
- Ah canım Savaş'ım sağ ol. Hangi yazıydı beğendiğin?
- Eee. O şeydeki, Aktüel'deki olanı..
- Devamlı yazıyorum da, hangisiydi beğendiğin? Görüşlerin benim için önemli.
- Hocam o hani şeyden bahsediyorsunuz ya. Eeee! Aaaaa! Bakın bakın Reha Muhtar da burada. Gelsene Reha.
Şükür ki hoca mevzuu unutup Reha' ya dönüyor;
- Biz sizinle aynı mahalledeniz Reha Bey. Ankara Göreme Sok.
- Öyle mi hocam? Biz hep top oynardık oralarda.
- Biliyorum Reha Bey. Siz her maçta direk kadrodaydınız.
- Estağfurullah Hocam. Fena oymazdık işte.
Kılıçbay Hoca düz adam. Affetmiyor çakıyor lafı;
- Yok canııım. Bir tek sizin meşin topunuz vardı. Babanız almıştı. O yüzden kadroda olurdunuz hep.
Serdar'ıma ricamdır
Reha, hele de benim yanımda, böyle bir sırrı faş olunca , Kırgız masaj masasından düşmüş gibi oluyor. Çok para saydığı o eski günlerden kalma "tik"iyle, işaret parmaklarını baş parmaklarının iç kısmına daha da bir sürtüp, kanatarak, eğiliyor bana doğru;
- Sakın inanma, yok böyle bir şey.
- Nasıl inanmam Reha? Koskoca bir bilim adamı bir profesör söylüyor.
- Yemin ediyorum yok öyle bir şey. Ben çok iyi topçuydum. Ankaragücü'nde oynadım.
- Nasıl Ankaragücü'nde yani? Ligde maç mı yaptın sen?
- Yav gençken hani, bir iki bi şey.
- Genç takımda mı oynadın, lisanslı mıydın?
- Yok yani lisansım da yoktu da, oynadım işte. Ben kendimi bildim bileli top oynadım Savaşçım.
- İyi.. Spor müdürü Serdar'a rica edip foto shop'la Ankaragücü forması giydirticem sana.