Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SAVAŞ AY

Yemeklerden sonra acuk radyasyon almaz mıydınız?

Neredeyse ağlayacak. Hani ak kağıda mektup yazsa gözyaşları kağıdı ıslatıp, mürekkebi dağıtacak. Maillerde bu sorun yok şükür ki Ama cümlelerin kurulmasından sıkıntıyı anlıyorum elbette. Konu mühim. Konu radyasyon konusu. Ve bakın nelerle cebelleşiyor bir kısım insanımız ve başına neler geliyor?
"Sevgili Savaş Abi lütfen bu konuda bizlere yardımcı ol. Radyasyonla uğraşanların mesailerinin 5 saatten 8 saate çıkarılması ile ilgili yasa tasarısı hazırlıyorlarmış. Gerekçeleri teknoloji ilerlemiş artık, çalışanlar radyasyon almıyormuş. Avrupa'da 8 saat çalışıyorlarmış.

Yoğunluk ne?

Şimdi sormak istiyorum. Avrupa'daki teknolojinin ne kadarı Türkiye'ye getirilmiş. Özellikle Sağlık Bakanlığı ve SSK hastanelerinde bulunan radyoloji departmanlarının durumunu ve hasta yoğunluğunu biliyorlar mı? 5 saatte radyoloji teknisyeni toplam 100 hasta çekiyor. Bir hastaya istenen film sayısı 2-3 olduğunda her hasta başına 3 kere X ışını alsa toplam 300
X ışını demek oluyor.Avrupa'da bir radyoloji teknisyeni toplam 8 saatte 25 hasta alıyor. Şimdilerde performans sistemi çıktığından bazı hekimler -onların da suçu yok, kurum para kazansın ki nöbet parasını döner sermayesi alsın diye- daha fazla film istiyor.

Portable cihazlar

Özellikle anjiyo, bilgisayarlı tomografi, skopi ile yapılan mide, kalınbağırsak grafilerinde sürekli bir radyasyona maruz kalmak söz konusu. Ne kadar kurşun önlük giyerseniz giyin radyasyona maruz kalıyorsunuz. Bir de portable cihazlar var ameliyathanelerde, yoğun bakımdaki ve yerinden kalkamayan hastaların filmlerini çekmek için kullanılan cihaz...

Manyetik alan

O zaman hastanın yanında yatan diğer hastalar da, teknisyen de alenen radyasyon almakta. Radyasyon sadece ultrasonda yok. İsminden de anlaşılacağı gibi ultra sound yani kulağın duyamayacağı kadar yüksek sesle görüntü alınması. Bir de manyetik rezonans görüntülemede yok. Orada yüksek manyetik alan kullanılıyor.

Hava üflemesi

Bilimsel kitaplarda "herhangi bir yan etkisi olup olmadığı bilinmiyor" diye yazar. Avrupa'da bir radyoloji departmanı kurulduğunda sıkı bir denetlemeden geçiyor. Radyasyonun yayılmasını önlemek için binalarda tüm şartlar hazırlanıyor. Duvarlar 2 mm kalınlıkta kurşun veya 25 cm dolu tuğla ile kaplı, taban ve tavan kurşunla kaplı ayrıca odalarda üstten hava üflemeli alttan hava çekmeli havalandırma sistemleri kuruluyor. Çünkü iyonizan radyasyon havadan ağır olduğundan yere
çöker.

Duvar örülmüş

Depremle karşı karşıya olan bir ülkede binaların sağlamlığı tartışılırken nerede dolu tuğla ile kaplı duvar örülmüş röntgen bölümü? Çalıştığım hastanede havalandırma diye bir şey söz konusu değil. Dozimetrelerimiz ayda bir Atom Enerji Kurumu'na gitmesi gerekirken 3 ayda bir gidiyor. Radyasyonun erken etkisi kan elemanlarından anlaşılır. 5 yıldır burada çalışıyorum. Kimseye kan sayımı yaptırılmadı.

Yandakilere de radyasyon
Taban veya tavanda herhangi bir kurşun kaplama söz konusu değil. Ruhsatı var mı var. Ama bugüne kadar bir denetleme yapılmadı. Ruhsatlar 5 yıllık. 5 yılda yeni cihazlar geldi ama hâlâ eski ruhsatla çalışılıyor. Ne gelen var ne giden. Burada hâlâ bir cihaz var biliyordur Atom Enerji Kurumu. Yan odada kalanlar üst katta çalışan personel arkadaş radyasyon aldığının farkında bile değil.

Solüsyon kokluyoruz

Bir başka sorun da filmleri banyo ettiğimiz cihazlar. Daha 3 yıl öncesine kadar el banyosu yapar o banyo solüsyonları asit ve bazdan ibarettir. Bunları direkt solurduk. Ciğerlerimiz parçalanırdı. Şimdilerde otomatik makineler geldi ama yine solüsyonları biz hazırlıyoruz. Havalandırma olmadığı için solüsyon kokularını solumaya devam ediyoruz.

Razıyız!..

'Radyasyonla uğraşanlara nöbet tutturulamaz' diyor yasa, nöbet tutuyoruz. 'İcapçı olarak çalışır' diyorlar. Düşünseniz ya ben evimden hastaneye gelene kadar acil filmi çekilecek olan hastanın durumunu. Biz de nöbetimizi tutuyoruz. Çalışma koşulları Avrupa standartlarında olsun, bir röntgen teknisyeni 8 saate 30 hasta çeksin ben ve diğer meslektaşlarım da 8 saate razıyız.

Yasa çıkartırlar

Ama hastanelerin hali ortada, yoğunluk ortada, durum bu halde olmasına rağmen nasıl olur da böyle bir yasa çıkarırlar? Hastaneler yoğun olduğundan özel yerlerle anlaşma yapıyorlar. Kurumlar tam kapasite çalışıyor, yetmiyor. Bu kadar çok görüntüleme merkezi niye açılıyor? Çünkü talep çok yoğunluk çok.

Adalet bu mu?
Şimdi sormak lazım yöneticilere, gelin siz radyasyona maruz kalın. Hangi mantık ve zeminde bu yasayı hazırlamışlar. Her şey oldu bittiye getirmeye çalışılıyor. Çalışan bir tane radyoloji teknisyeninin fikri alınmış mı? SSK hastanelerinin devri de böyle bir oldu bittiye getirildi. Şimdi ortalık daha karışık. Hiçbir zemin hazırlanmadan böyle bir şey yapılması hangi adalet anlayışına sığar?
Saygılarımla
Serdar Güneş / İstanbul."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA