Tabip odaları bir ağızdan feryat ediyor. Çünkü Sağlık Bakanlığı yeni bir uygulama başlatmış ve İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana'daki Eğitim Hastaneleri'nde başasistan olarak çalışan yüzlerce hekimi adeta cezalandırarakmış. Nasıl mı? Doğu'ya, Güneydoğu'ya göndererek. Bildiğiniz gibi Sağlık Bakanlığı mecburi hizmeti geçen sene kaldırmış, ama yerine hekimlere iş güvencesiz ve sözleşmeli olarak çalışmayı getirmişti. Şimdi biraz daha farklı uygulamalar hayata geçecekmiş. Örnek sordum, "Mesela eğitim hastanelerinde görev yapan şef, şef yardımcısı, başasistan ve asistanlar yönetmelik hükümlerine tâbi hale gelecek" dediler.
Elden giden unvanlar
Ayrıca şunların da altını çizdiler; "Başasistanlar uzman olmak dışında belirli süreler için eğitici olarak görevlendirilen hekimlerdir. Eğitici pozisyonunu sürdürmeleri, birtakım koşulları sağlamalarına bağlıdır. Mevzuata göre belli bir dönem sonra (en fazla 9 yıl) eğer bir üst eğitici pozisyonu olan şef/şef yardımcısı olamamışlarsa eğitici unvanları ellerinden alınarak uzman olarak çalışmaya devam ederler.
Uzman atamaları
Ancak Sağlık Bakanlığı şimdiye kadar hem eski Tababet Uzmanlık Yönetmeliği'nde hem de geçen yıl yayınladığı ancak Danıştay'ca yürütmesi durdurulan Eğitim Personelinin Nitelik ve Seçim Esasları Hakkında Yönetmelik'te belirtilen kurallara göre hiçbir başasistanın uzman olarak atamasını yapmamıştır. Bu konuda bu hekimlere bir uyarı da yapılmamıştır. Zaten söz konusu yürütmenin durdurulması kararı nedeniyle başasistanların sürelerinin dolmasının hukuki ölçütü ve dayanağı ortadan kalkmış durumdadır. Bakanlığın yapmaya çalıştığı atamalar, bu nedenle de, hukuk dışıdır..."
Sordum öğrendim
Hekim arkadaşlara; "Peki hiç mi yararlı tarafı yok. Bakanlık kendi bindiği dalları niye kessin ki?" diye sordum. Olayın arkasında siyasi kadrolaşma arzusu olduğunda ısrar edip anlattılar; "Sağlık Bakanlığı bu atamalarla sözde dengeli hekim dağılımı ile Doğu ve Güneydoğu'nun hekim açığını gidermek istediğini iddia ediyor. Ancak Atama ve Nakil Yönetmeliği'nin 24. maddesi bu uygulamanın gerçek amacı ve niteliğini ortaya koyuyor.
"D" grubu hizmet de ne ki?
Bu maddeye göre haklarında adli, idari ve inzibati olarak soruşturma yapılan ve eski görev yerinde kalması sakıncalı olanlar ve sicil raporu sonucuna göre yetersizlikleri tespit edilenler "D" hizmet grubu illere atanırlar. Sağlık Bakanlığı "D" hizmet grubu olarak tanımladığı illeri bir cezalandırma/sürgün bölgesi olarak gördüğünü açıkça itiraf ediyor. Sağlık Bakanlığı'nın bu atamalardaki tavrı ve padişah fermanlarını andıran üslup da ibret vericidir. Atamalarla ilgili yazı
25.8.2004'te valiliklere ve 26.8.2004'te Eğitim Hastaneleri Baştabiplikleri'ne iletilmiş ve başasistanların 31.8.2004 gününe kadar tercihte bulunulması, aksi takdirde Bakanlık tarafından resmen tayin edilecekleri duyurulmuştur. Yüzlerce hekimin hem sosyal yaşamını, hem de mesleki geleceğini fevkalade derinden etkileyecek tayin işlemlerinde meslektaşlarımızın sadece üç işgünü içinde tercihlerini yapmaları istenmiştir."
Neresinden tutalım ki?
Konunun bu boyutta bize intikali henüz taze. Zaten oldukça da teknik bir konu. Sanırım bu çıkışa karşı bir yanıt gerekir Sağlık Bakanlığı'ndan. Umarım ben yaptım oldu şeklinde bir tavır almazlar da tartışılır konuşulur bir orta yol bulunur. Sağlık sorunlarımız ayyuka çıkmışken bir de hekimlerimizin ruh sağlına zarar gelirse acısını hep birlikte çekeriz değil mi sayın bakanım?