İddia ağır, iddia çarpıcı, iddia korkunç. Çünkü "Bir ölüyü ameliyat etmiş" doktorlar. Bir anlamda delil karartmak, "yasalardan yakalarını kurtarmak, kusurlarını örtmek için" yapmışlar bunu. Bu iddiayı öne süren kişi bir bilim adamı üstelik. Çukurova Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mesut Anıl, yani tomografi çektirirken kalbi duran 19 yaşındaki gencecik bir sporcunun, Çağrı Anıl'ın babası savlıyor bunları. Anıl Hoca'nın sarsıcı iddiaları bununla da bitmiyor. Diyor ki; "İçimde kuşku var. Acaba oğlumun organları büyük bir organ nakil merkezi durumunda da olan bu hastanede trilyonluk meblağlar karşılığı organ bekleyen hastalara mı satılacaktı?.."
"AYDIN BİR DİNDARIM"
Evlat kaybının üzerine acı mı olur dostlar?.. Hele de daha 19 yaşında, aslanlar gibi, spor yapan, tuttuğunu koparan bir fidanın ortada hiçbir şey yokken küt diye düşüp ölmesi nasıl eder bir ana babayı, düşünmesi bile zehir, off!.. "Acaba bu acı içinde mi haykırıyor Anıl Hoca?" diye düşünürken, düşüncemi okumuş gibi şöyle anlatıyor acısı ve kuşkularını; "Ben Allah'a, onun adaletine inanan aydın ve dindar bir insanım. Kimseyi yok yere müşküle, açmaza, kötü duruma düşürmeyi aklımdan bile geçirmem. Söylediklerim acılı bir babanın hezeyan dolu sözleri değil, aksine yılların verdiği deneyimlerle, olgunlukla konuşuyorum. Kısaca anlatayım durumu. Oğlum son 3-4 aydır nefes almakta sıkıntı çekiyordu. Bizim üniversitenin Balcalı Hastanesi'nde tetkikleri yapıldı. Bir şey bulunamadı. Filmleri, raporları hep elimde. Sonra kendi arzusuyla bir de Adana Başkent Hastanesi'ne başvurmuş, gün almış. Orada tomografi istemişler. Bunun yapılacağı gün annesiyle gitti. Tam seans sırasında elini filan yukarı koyduruyorlar ya. Fenalaşmış. Alıp acile götürmüşler. Bakmışlar ki bir şey yok, devam etmişler seansa. Tomografinin doktor nezaretinde çekilmesi gerek. Çünkü, ya mezar gibi yere giremeyen, fobisi olup kendini kaybeden insanlar var, ya da verilen toksit sıvıya alerjik bünyeler var. Bu bazen insanı öldürürmüş. O nedenle ön tetkik, alerji testi yapılması gerekirmiş. Sonra aniden duruveriyor kalbi oğlumun. 25 dakika sonra ameliyata alacağız durumu kritik dediler.
"DELİLLER KARARTILDI"
Meğer çoktan beyin ölümü gerçekleşmiş. Biz sabahı dar ettik, bekliyoruz ki sabah uyanacak, iyileşecek. Bize 48 saat boyunca anestezi etkisinde uyuyor diyorlar. Meğer yapılacak hiçbir şey yokmuş. Oğlumun ölüsünü ameliyat etmişler meğer. Çünkü ameliyatta ölürse soruşturma açılmaz. Tomografi sırasında ya da acilde ölünce savcı soruşturur olayı. O maddenin vücuttan atılması için idrara çıkması gerekirmiş. 48 saat içinde idrarla attırmışlar maddeyi diye kuşkularım var. Ayrıca hastane personelinden duyumlarımıza göre kusurları çok. O vaziyetteki yani soluk borusu tıkanmış çocuğa göğsüne bastıra bastıra suni tenefüs yaptırmışlar. Böyle saçmalık olur mu? Bazı sağlık görevlileri kendi aralarında konuşup; 'Delikanlı hastanemize yürüye yürüye geldi. Yanlışlıklar yüzünden hayatını kaybetti. Günah değil mi' diyerek konuşuyorlarmış. Asistanlarım duymuş, bana anlattılar. Bunu hastane yöneticilerine söylediğimde bana 'Hodri Meydan' diye karşılık verdiler. Bir de bu merkez büyük bir transplantasyon merkezi. Organ nakli için bekleyen 30 bin insan var ülkede. Bazıları çok varlıklı. Oğlumun organlarını fahiş fiyatla mı satacaklardı? Trilyonlar konuşuyormuş bu işte. Biz son 6-7 saatinde zorluk çekerek Balcalı'ya naklettik çocuğu. Orada beden ölümü de gerçekleşti. Organlarını garibanlara ücretsiz dağıttık. Bunun hesabını adalet önünde soracağım..."