Vallahi bıktırdılar...
Bizi değil, kendi yandaşlarını.
Özellikle de gazetecileri.
Yazacak şey bulamıyorlar.
Geri de dönemiyorlar.
Gerilim yaratmaya çalışıyorlar ama işin gerilimi de kalmadı.
Bildiğimiz masa öyküsü...
Toplanacakmış gene. Ne zaman?
2 Mart'ta. Haftaya.
Peki ne olacakmış? Aday mı çıkacakmış?
Yok canım, aday tartışılacakmış.
Arada kereviz de yenecek tabii.
Efendim bu toplantıdan önce Kılıçdaroğlu da kendi adamlarını toplayacakmış, yetki isteyecekmiş...
Kapalı grup toplantısında vekillerle falan da görüşecekmiş...
Yeter yahu. Kabak tadı verdi.
***
Bilinen şeyleri beş yüz kere yazmak zor olsa gerek.
Kılıçdaroğlu aday olmak istiyor, bilmeyen yok.
Adamları da istiyorlar, onu da bilmeyen yok.
Meral Hanım istemiyor, onu da bilmeyen kalmadı. Kendisi olursa asla kazanamayacağını bilir.
Ya
İmamoğlu'nu istiyor ya
Mansur Yavaş'ı.
Ama bu adamların seçimi kazanmaları çok zor, onu da biliyorlar.
Masanın önemsiz ortakları her yana yatabilirler...
Onları ciddiye alan yok.
Peki ne olacak bu işin sonu?
Ya
Kılıçdaroğlu sert koyacak, ya
Akşener.
Masa dağılacak gibi görünüyor.
Eh, böyle böyle martın ortasını da bulacağız.
***
Bu nasıl bir muhalefettir?
Seçime bu kadar az zaman kala bu kadar çaresizlik görülmemiştir.
Yok, adam yok işte, yok.
Kimler aday olmuşlar meğer, bir araştırayım dedim, şaştım kaldım:
Ersönmez Yarbay, Sabahattin Çakmakoğlu, Tayfun İçli...
Nevzat Yalçıntaş, Rasim Zaimoğlu, Mehmet Büyükerman, Ahmet İyimaya, Oğuz Aygün...
İsmail Cem bile varmış.
Faruk Gürler'i falan hiç saymıyorum.
Yusuf Kemal Tengirşenk bile varmış.
Bakalım bu seçimin masacıları da ne zaman unutulurlar?