Bir Kürt devletinin kurulmasını can-ı gönülden istiyorlar.
Aralarında Kürt yok ama onlar istiyorlar.
"Demokratlık" ayağından.
ABD de öyle istiyor.
Sonra sırayı Ermeni ve Rum tazminatlarına getirecekler.
Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyinde kurulacak Kürt devletinin "Türkiye Cumhuriyeti'nden toprak istemesini" de doğal karşılayacaklar.
"Verelim gitsin" diyecekler.
Çünkü otuz yıl kadar önce Avrupa Birliği'nden duymuş oldukları "Geri kalmış doğu bölgenizi bırakın, gelişmiş batı bölgenizi birliğe alalım" sözünü çok ciddiye aldılar.
Böyle olmasını istiyorlar.
***
1995 yılında siyasi bir çıkış yapmayı denemişlerdi.
Parti de kurdular.
Fakat seçimde müthiş bir yenilgi onları bekliyordu...
Çünkü halkın karşısına
"liberal" kimliğiyle çıkıyorlardı ama
hepsi
"eski Marksist" kimliği
taşıyordu. Halk buna sıcak bakmadı.
"Kürtleri bırakalım gitsinler" teklifine sıcak bakmadığı
gibi.
Küstüler, bir kısmı
FETÖ'ye yanaştı.
ABD destekli gazete de çıkardılar, bürokrasiyi
"tıraşlamak" için çok uğraştılar.
Gezi olaylarında bir ara umutlandılar. Bundan
"yeni bir muhalif parti" çıkacağını umdular.
Çıkmadı. Çıkamazdı.
15 Temmuz darbesi, daha onlar ağızlarını açamadan bastırıldı.
O günden beri kimisi üniversiteye sığındı, kimisi
"Tayyip'siz AK Parti" gibi ham hayallerin peşinde koşuyor.
Bazıları yazı yazıyor, bazılarını ara ki bulasın. Kimisi yurtdışına sığındı.
Esas olarak maaşı üniversiteden aldıkları için tuzları kuru, ara sıra ve bedava yazıyorlar.
Sanal ortamlarda tabii.
"Şimdi de Marksist" olduğunu söylemekten çekinmeyen de var.
Yaşları epey ilerledi, ömürlerinin son faslı başladı, böyle de gidecek.
Seçimde oylarını elbette
HDP'ye verecekler.
***
İki binli yıllarda hemen hepsi ateşli birer
Tayyip hayranıydı.
Sonra birdenbire döndüler.
Ne olmuştu? Gözlerine ne görünmüştü?
Ya da
"dışarıdan" ne işaret, ne direktif gelmişti?
Günü gelince bunların hepsi ortaya çıkacaktır.
Görmesini bilene, çıktı bile.