Aşk-ı Memnu'nun bir de sinema filmi yapılıyormuş.
Bihter'i de Farah Zeynep Abdullah oynayacakmış.
Bir daha çekerseniz Ayta Sözeri'ye de oynatırsınız artık!
İki kere dizisi yapılmıştı...
Biri eski kuşaklar, biri de yeni kuşaklar için.
Anlaşılan bu yeni film de Z kuşağı için...
Eski diziye, Halit Refiğ'in dizisine yıllar sonra gözüm yeniden ilişmişti.
İlişmez olaydı: Ne kadar ilkel, ne kadar yavaş, tam Yeşilçam işiymiş.
Fakat bize Müjde Ar'ı hediye etmişti.
İkincisinde Beren Saat oynuyordu.
Seyretmedim ama dizi bitmeden sonunu yazmıştım: Bihter intihar edecek!
Bozulanlar olmuştu. Açık etmişim, tadını kaçırmışım!
Mektep medrese görmedikleri için...
Kitabını görünce, "Aa, bak, hemen romanını da yazmışlar kıız" diyen cahil budalalar da yok değildi.
Aşk-ı Memnu tam 128 yaşındadır.
Dili çok ağırdır, bir ara okumaya niyetlendim, Osmanlıca bilir geçinirim ama hiçbir şey anlamadım.
Halit Ziya kendi eserini otuzlu yıllarda sadeleştirmeyi denemişti, onu da okumaya çalıştım, gene çok ağırdı.
Tuhaftır, hiç kimsenin aklına da "Şunu Türkçeleştirelim, 'Yasak Aşk' yapalım" demek gelmiyor!
"Osmanlı Kitsch" modası var ya, lokantalar Lezzet-i Şahane, kahvehaneler Keyf-i Sohbet falan oldu... Ondandır.

***

VERMEZLER OĞLUM
Bergama Sunağı'nı kimbilir kaçıncı kere Almanya'dan yeniden istemişiz.
Onlar da kimbilir kaçıncı kere reddediyorlar.
Vermezler, boşuna uğraşmayınız.
Neyse ki Berlin'de gidip gördüm, kabartmaların çoğunun yerinde yeller esiyor. Ama gene de çok görkemli ve etkileyicidir.
Batı emperyalizmi, bir kere eline geçirdiğini geri vermemek için sonuna kadar direnir.
İngilizler de Parthenon tapınağının fresklerini Yunanistan'a vermiyorlar.
Vermezler.
Kabahat Osmanlı'nındır.
Bu paha biçilmez eserleri bu kadar kolaylıkla elinden çıkardığı için.
Yahu biz Mısır'da üç yüz sene oturduk da piramitleri kimin yaptığını, nasıl yaptığını, niçin yaptığını merak bile etmedik!
Şimdi de Türk gazetecisi piramit görünce kıçını dönüp deveye biniyor.